KİTAP İSMİ: NASIL YAZAR OLURUM
YAZMAK İÇİN HAMLE YAPIN
ARKA KAPAK
Madalyalı kitap okuru var mı? Kesinlikle yok. Ama madalyalı yazar çok. O halde kitap okumak yok kitap yazmak çok
Dikkat kitap sizi okur değil; yazar yapar. Kitap size kitap imzalatma kitap alma kuyruklarına girmenizin önünü keser. Kitaplar satın alıp paralarınızın uçmasına izin vermez. Kuyrukların olduğu masada kitaplarınızı imzalamanın yolunu açar.
Beklediğinizden daha basit bir şekilde arzuladığınız kitapları yazıp yayınlayabileceksiniz.
Hayallerinizin gerçekleşmesini istemez misiniz?
Okurların değil yazarların bayrağı olacaksınız. Nasıl yazar olurum sorusu aklınızda varsa dert etmeyin. Yazarlık hakkında hiç yazılmayan tüm teknikleri ayrıntılı ve açıklamalı olarak bulacaksınız.
Şimdiye kadar, birileri yazsın, ben satın alıp okuyum; dediniz. Şimdi durumlar değişti. Artık siz yazacaksınız başkaları okuyacak. Bir an önce yazarlık çizgisine girin.
Zaman yaşantımızın en önemli kavramıdır. Kitap okumak zaman kaybıdır. Hayatınızın önemli anlarını kitap okumaya ayırmayın. Okuyarak yaşantınızı tamamlamayın. Hiçbir kitap okuruna madalya takılmamıştır.
Yazar olabilmeniz ve hayatta avantajlı duruma geçmeniz için bu kitabı hemen alabilirsiniz. Sizin için en doğru ve güzel olan hangisi ise onu yapınız.
Kitap sektörü her dönemde büyümesini başarıyla sürdürmektedir. Bu paydan sizde almayı düşünür müsünüz?
Yazar olup kazançlı çıkma kararını vermek sadece sizin elinizde! En doğrusunu yapacağınızı biliyoruz. Yazı yazarken hızınız kesilmeyecek. Akıcı yazıları sayfalarca yazacaksınız.
Son dönemlerde en fazla paranın döndüğü kitap dünyasından istifade edeceksiniz.
Yazar olmanın yollarını bir öğrensem bende kitaplar yazsam başka yazarlara olan kara sevdamdan kurtulsam ne süper olurdu diyormusunuz.
Not: Daha önce kitap yazmış yazarların bile faydalanacağı tekniklerde aktarılmıştır. Bu yazarlarımızda daha çok satan kitapları yazmanın yollarına ulaşacaklar. Her konuda kitap yazabilirsiniz.
Okumaya son; yazarlığa başlıyorum…
DRAM KİTAPLARI YAZMANIN PÜF NOKTALARI
Okurlarınız kitabınızda ki olaylar karşısında öyle bir kederlensinler ki başlarına kara bağlayacak hale gelsinler. Ara sıra size beddua etsinler kim yazmış bu kitabı arkadaş kafasına kayalar düşsün göz göre göre işleri karıştırıyor gibi hayıflansınlar. Kitabınızın baş sayfalarına bakıp bu yazarın iletişim bilgisi varmı diye araştırsınlar. Ben politika ile ilgili kitaplar yazıyorum. “Kolpacılık ve zarfçı mafya”,”muhbirlerin anıları” dolandırıcılık ve hırsızlıktan kurtulmanın yolları kitaplarım için aradıklarında şöyle cevap verince bir daha aramıyorlar. Ben sizin istediğiniz gibimi yazmam gerekiyor. Yazarlıkta böyle bir kural olduğunu bilmiyordum istediğim gibi yazarım diyorum. Şu ana kadar başıma çorap ören hiç olmadı.
Not: Eğer bir ülkede yazarlar istedikleri fikirleri yazıyor; okurlarda istediği gibi eleştirebiliyorsa o ülke demokrattır.
HASBORA GÜZELRÜZGAR KİM
Hiçbir dünya insanının göz göre, göre kitap okuyarak gözlerinin bozulmasını ve ruhsal sosyal kültürel tahribatlar yaşamalarını istemiyorum. Benim yaşantımda ki en yüce ödülüm; sizlerin kitaplar yazarak zengin ve mutlu olduğunuzu görmemdir. Kitap mafyalarının engellemelerine hatta yazmaya kalkışanları küçümseme çalışmalarına rağmen; yazarların sayıları hayret verecek kadar çoğalıyor. Bende yazar olmak istiyorum diyor musunuz? Yazar olabilmeniz için gerekli, yeni ve bilinmeyen teknikleri sizler için yazdım. Sizin yapacağınız tek şey var olan değerlerinizi yazıya yansıtmaktır. Kısa bir süre sonra yazar olmanın keyfini çıkaracaksınız. Hiçbir önemsiz ve gereksiz yazıya yer vermedim. Tüm edebi konularda kitaplar yazacaksınız. Yazdığınız komedi kitaplarını okuyanlar küçük dilleri görünecek şekilde gülecekler. “Yazar olmak önemli bir olaydır.” Şimdi sizlerin yazar olması için kitap yazma kurallarını inceden inceye irdeleyerek sizlere aktaracağım. “Çok kısa bir an sonra ise sizler burada, yani benim yerimde olacaksınız. ” Siz yeni kuşak yazarlara ülkemizin ihtiyacı var. ” Ben sizlerin tanınmış birer yazar olacağını çok iyi biliyorum; kesinlikle yazar olacaksınız. Başkalarının kitaplarına kucak kucak para dökmeyin. Kendiniz yazıp balya, balya paralar kazanın. Biz yazarlar kendimizi anlatamayız. Kendimizle ilgili bir sayfa yazmak yüz sayfalık kitap yazmaktan daha zordur. Yazacaklarım bitti…
Not: Şimdiden sonra yaşamınızda her şey değişecek. Kendinizi daha huzurlu ve mutlu hissedeceksiniz.
YAZARLIK ÖĞRETEN KİTAP
1- Kitap yazmanın çok kolay olduğunu hemen anlayacaksınız. Yeter ki yazmaya karar verip başlayın.
2- Kitap yazma sanatının asla yüzeysel eğitimlerle olmayacağını savunanlardanım.
3- Bu doğrultuda elde ettiğiniz kitapta nasıl yazar olunur konusunu derinlemesine olarak ele aldım.
4- Her alanda ve her konuda kitaplar yazabilirsiniz. Edebiyat sanatına yepyeni tanımlamalar ve betimlemeler getireceğinizi biliyorum.
5- Kitabın birkaç sayfasına sörf yaptığınızda bende kolaylıkla kitap yazabilirim böyle bir kitap daha önce elime geçseydi diyeceksiniz. Bunun için çok mutluyum.
6- Kitap yazma konusundaki tüm deneyimlerimi bulacaksınız.
7- Yazar olarak şunu çok iyi biliyorum. Birbirine benzeyen kitapları siz okurlar yok sayarsınız ve satın almazsınız. Hep yeni konuların peşine düşün.
8- Elde ettiğiniz kitap nadir ve eşsiz eserdir.
9- Daha önce (“ Kolpacılık ve zarfcı mafya”) , (“ Cesaretli olmanın yolları”) , (“İllüzyon”) , (“ Karagöz hacıvat”), (“Ateşbazlık”) , (Jonglör) , (muhbirlerin anıları) , (manipülasyondan ve kolpacılıktan kurtulmanın yolları yazarın bazı kitaplarıdır.
10- Derin ve harika bilgiler dikkatinizi çekecek. Yazar olma kulvarında nasıl koşacağınızı öğreneceksiniz.
11- Siz yeni yazarların ivedilikle çıkacağı kanaatindeyim. Yepyeni konularda kitaplar yazacaksınız. Çünkü elinizdeki kitap bunu teşvik etmektedir.
12- Nasıl yazar olurum sorusuna cevap olacak en detaylı bir kitap ilk defa yazılmıştır.
13- Ulaştınız bu bilgileri, kullanmanız ve değerlendirmeniz sizi yazar koltuğuna oturtacaktır.
14- Okuduğunuzda hayatınızda güzel değişiklikler olacak.
15- Ben sanat öğreten kitaplar yazarak bir çok insanı sanat dünyasına kazandırdım ve sanatçı olmalarını sağladım.
16- Elinizdeki eserde kitap nasıl yazılır konusu ile ilgili yüzlerce teknik var.
17- Asıl önemli olay size aktarılan sistemlerin; kuralların ne yazarlık kurslarında; nede yazarlık atölyelerindeki verilen klasik ve banel bilgiler değildir. Hepsi deneyimlerimden oluşan yeni fikirlerdir.
18- Yazı yazma fırsatlarını kaçırmazsanız yazar olursunuz. Kararlarınıza hırslı bir şekilde uyunuz.
19- Kitapevlerinde kitapları görünce içini çekme sende kitap yaz.
Not: Tüm yazdığım kitaplarda hedefime ulaştım. İsmim sanat öğreten kitaplarla anılacak hale geldi. Şimdide ülkemizdeki yazar açığını kapatma çabası ve gayreti içersindeyim. Hayat boyu sizlerle birlikte yaşayacak kitaplarınız olması dileğiyle.
EDEBİYATIN BASAMAKLARI
Şunu anlatmalım. Yazarlık harf, harf yazarak sonuca ulaşılan bir çalışmadır. Bu adımları şöyle sıralayabiliriz.
Birinci basamak yazma donanımlarınız.
İkinci basamak kitap türünü seçmeniz.
Üçüncü basamak ise konu başlıkları oluşturmanızdır.
Dördüncü basamak yazıp bitirmektir.
Beşinci basamak kalite kontrolüdür.
Altıncı basamak kapaklar, önsöz ve son sözler.
Yedinci basamak en uygun yayınevini bulmaktır.
Sekizinci basamak yazarlığa dair bilgilerinizi not almak ve değerlendirmek.
Dokuzuncu basamak benzersiz banel olmayan yeni metodlar geliştirmek.
Bütün bunları topladığınızda ünlü bir yazar olacaksınız.
Son basamak imza günleriniz ve mutlu sondur.
Not: Bu merdivenleri koşarak çıkmanın tekniklerini öğreneceksiniz.
KİTAPTAN KİMLER FAYDALANABİLİR HANGİ KONULARDA KİTAPLAR YAZABİLİRLER
Müzelerdeki eşyaların birbirleri ile sohpeti bile kitap konusu olabilir. Kitabınızda yazarlık konusunda büyük değerler kazanmak isteyenler için nadir fırsatlar var. Her konuda şahane çok satan kitaplar yazmak isteyen yazar adayları amaçlarına bu kitap sayesinde ulaşabilirler. Her dönem gündemde kalacak kitaplar nasıl yazılır hepsi kitabınızın içersinde var. Helen mevcut, yarı profesyonel yazarlarda düşünüldüğünden onlarda birçok yeni bilgiye ulaşacaklardır. Şu gerçeği sizlere açıkladığım da bu kitabın işinize geleceğini anlayacaksınız. Dünyadaki değerli yapıtların ve sanat ürünlerinin piyasaya çıkmadan önce provaları ve dijitalleri hazırlanır. Günümüzdeki kitap dünyasında önce az sayıda kitap yapılmaktadır. Bizde modaya uyalım dedik ve elinizdeki kitabı ilk olarak matbaasal sayılmayan ortamlarda az sayılarda denedik. Kitap henüz yayınlanmadan kitabı inceleyen yazar olma sevdalıları kitaptan faydalanarak kendi kitaplarını yayınlamaya başladılar. Yine yazma aşamasında olan yazarlar gördük.
BU KİTAP NEDEN YAZILDI?
Kitap yazmanın sırlarına tanıklık etmeniz için yazıldı. Kitabın yazılma nedenini bir cümle ile anlatabiliriz. İnsanlar arasında kitap yazma düşüncesi her geçen gün çoğalmaktadır. İsteyen herkesin yazar olabilmesi için yazılan bu yazılar gerçektende herkesi yazar yapacak. Herkes yazar oluyor da ben neden yazar olmayayım ki, sorusunu kendinize sorduğunuzda her şey hallolacak ve kesinlikle yazar olacaksınız. Yaşayarak gördükleriniz sonucunda elde ettiğiniz değerli bilgilerinizden para kazanabilirsiniz. Bu bilgileriniz diğer insanlarında yaşamlarını kolaylaştıracaktır. Her şeyden önemlisi konu bulma ve kurgulama tekniklerinin yollarını basit yollardan öğreneceksiniz. Kitabınızı yazarken olumsuzluklar yaşarsanız şunu düşünebilirsiniz. Sadece siz değil ilk kitabını yazmaya kalkışan tüm yazarlarda sizin gibi sıkıntılar yaşadılar. Böyle durumlarda şöyle düşünerek devam edin. Başardığınızda neler kazanacağınızı hayal edin.
Faydalı ipucu: Şu an okuduğunuz kitap sizi yazar yapmayı amaçlamaktadır. Diğer kitaplar gibi okuyup geçmek yerine sürekli yanınızda defter bulundurunuz. İşinize yarayacak bir yöntem veya ipucuna rastladığınızda hemen not alınız.
KOLAY YOLDAN KİTAP YAZMAK VE SATMAK İÇİN TÜYOLAR
Kolay yoldan kitap yazmak istiyorsanız şimdi yazacaklarımız tam size göre. Yapmanız gerekenleri hemen aktaralım. Yazılanların dikkat çekmesi içi kullanmanız gereken birkaç kelime yazacağız. Bu şablondan esinlenerek kendinize diğer ipuçlarını kolaylıkla bulacaksınız.
“Büyük”,”en”,”yüksek”,”daha gibi kelimeler okurların çok dikkatini çeker. Örneğin roman kahramanlarınızdan birisi olaylar karşısında kararsız kaldı veya tereddüt etti. burada hemen “büyük” kelimesini kullanabilirsiniz. Roman kahramanı büyük tereddüt geçirdiği anlaşılıyordu. Kitap yazmak ingilizce öğrenmeye çok benzemektedir. Nasıl ingilizcede sadece gitmek gelmek gibi fiiller öğretiliyor ama nereye gidildiği ayrıntısına girilmiyor. Çünki siz o kalıba dükkan yazarsanız dükkana okul yazarsanız okula gidiyor olur. aynı kalıbı yüzlerce fiilde kullanabilirsiniz. Sizlerde düşüncelerinizi hissettiklerinizi anlaşılır şekilde yazmalısınız. İç dünyanızdaki duygularınızı önce aklınızdan geçiriniz. Neler anlatmak istediğinize karar veriniz. Yazar olmanız için anlaşılır kelimelerle kitabınızı tamamlamalısınız. Kitabınızdaki konuları ve olayları hangisi güzel anlatıyorsa o kelimeleri kullanınız. Böylece bayağılıktan çıkmış olursunuz. Kitabınızı yazmadan önce kendinizi bir yazar değil de bir okur gibi düşününüz. Nasıl kitaplar okumak isterdiniz sorusu sorulsa ne cevap verirdiniz. Aşırı uzun karmakarışık kitapları okumazdım diyorsanız sizde yazmayınız. Hatta şunu da uygulayabilirsiniz. Ulaşabildiğiniz ve fikirlerine güvendiğiniz bireylerle anket oluşturunuz. Bu çalışmalarınız sonucunda planlarınızı yapıp kitap yazmaya başlayabilirsiniz. Bir yazar olarak bende araştırmalar yapmaktayım. Kalın kitap yazmanın zararlarından bahsedelim. İnsanların çoğunluğu kalın kitapları bulundurmak istiyor ama okumaktan geri duruyor. Bu kuralı tespit ettiğim için kalın kitaplar yazan bir yazar değilim. Hayatımda yazdığım en kalın kitap elinizdekidir. Daha ince olamazdı çünkü yazı yazma sanatı olan yazarlığı öğreten bir kitapta belli konular ve kurallar vardır. Günümüzde yaşayan insanlar hayatlarını kimseye ihtiyaç duymadan sürdürmek isterler. İnsanların çok uzun süreler çalıştığı bir dünyada yaşamaktayız. Bu konuyu neden gündeme getirdiğimi anladınız. İnsanlar bu yoğun tempo içersinde bırakın kalın kitapları cep telefonlarına gelen bir cümleden fazla mesajlarını bile okumadan hatta kimden geldiğine bile bakmadan silmektedirler.
KİTABINIZIN ÖN KAPAĞI ARKA KAPAĞI VE ÖNSÖZÜ
Kitabınızı yazma anında aklınıza atraksiyon ve çekici cümleler gelirse bunları not alınız. Bu cümleleri kitabınızın arka kapağında ve başlangıç bölümlerinde kullanırsınız. Kitabınızın arka kapağındaki yazılar önemlidir. Ön ve arka kapağa bakan kitap alıcıları önsöze de dikkat ederler. Kitabınızın bu bölümlerine özen gösteriniz. Ön kapak ise apayrı bir konudur. Ön kapağın tasarımının güzel olmasını analiz etmeye tartışmaya bile gerek yoktur. Arka kapağa kendi resminizi kesinlikle ekleyiniz.
DUVARA TOSLAYAN YAZMA SEVDALILARININ SONU
Yazar olmak arzusu içersinde olanlara kimler nasıl davranıyor hemen açıklayalım. Kitaptan hatırı sayılır ve yüklü para kazananlar yeni dansçıları pistlerinde görmek istemiyorlar. Kitap arenasında kendileri istedikleri gibi çeşit, çeşit danslar yapıp eğlenirken diğerlerinin azda olsa kıyılarda bile oynamalarına izin vermiyorlar. Bu düzlemde hangi sırları açıklamak istiyoruz derseniz akademik dili bir tarafa bırakıp püf noktayı hemen halk diliyle açıklayalım. Yazar olmak için çabalayanları başlarından tutup hızlıca tokuşturup yayın dünyasından uzaklaştırıyorlar. Ürkütüyorlar gözdağı veriyorlar. Çok direnen olursa sen para yükü olan roman yazma! İnternette yaz diyerek geçiştiriyorlar. Çünkü internet dünyasında tutunmsa bile para kazanamayacaklar. Ne anlatmak piyasada nelerin olduğu apaçık ve bariz olarak görünmüyor mu? Daha ilk başlardan duvara toslatılan kitap yazma âşıkları yazmaktan vazgeçip sistemi eline geçirmiş şeflerin kitaplarına borsaya bankaya para yatırır gibi para yatırmaya devam ediyorlar.
KİMLER YAZAR OLAMAZ
Okuma belasını üzerinden atan herkes kesinlikle yazar olur. Binlerce kitap okuyup başta gözlerini ve ruhunu bozan insan yığınlarını hepimiz bilmekteyiz. İçlerine sokulan bu kitap okuma virüslerini ve zehirleri atamadıkları için okumaya devam etmektedirler. Anlaşıldığı gibi çok kitap okumalarına rağmen tek bir tane bile kitap yazamamışlardır. Birde çevresinin etkisinde kalanlar asla yazar olamazlar. Sen kitap yazamazsın telkinine aldananlar yazar olamazlar. Yazar olmak için pozitif düşüncelere sahip olmalıyız. Yazı sanatında yüksek performans göstereceğimize inanarak işe koyulmalıyız.
KİTAP YAYINLARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİM
Beklediğinizden daha basit bir şekilde arzuladığınız kitapları yazıp yayınlayabileceksiniz. Kitaplarınızın kaliteli ve dikkat çeken çok satan olması için size sunulan teknikleri kullanınız. Kitap sayfalarınızın daha fazla dikkat çekmesi için yazılarınızı çerçeve içersine alınız. Böyle çalışmalar okurların dikkatini çeker. Yazdığınız kitapların kapağındaki ve içindeki başlıklar büyük olursa daha fazla dikkat çekersiniz. Kitabın ön kapağına fiyat yazmak çok işe yarayacaktır. Kitabınızı en baştan değerli yapar.
KİTAP YAYINLAMA AŞAMASINA GELDİĞİNİZDE ÖNERİLERİMİZ
Kitaplarınızın çok satması ve zengin olmanız için güçlü ve dağıtım ağı olan yayınevlerinden çıkarmalısınız. Bu tür yayınevleri baskı sayılarını da yüksek tutuyorlar. Kitap çıkmadan iki ay sonra beş yüz bin adet olarak piyasaya çıkacak kitap diyerek reklam ve tanıtım yapıyorlar. Bu çalışmaları gerçekten başarılı oluyor. Bu reklama güvenen dağıtım şirketleri kitapların büyük bir kısmını çıkar çıkmaz yayın evinden hemen satın alıyorlar. Bu önerilerimizi uygularsanız kitap sektöründe fırtına gibi esersiniz. İmzadan imzaya koşar paraya para demezsiniz.
GÜZEL YAZI YAZMAK İÇİN İPUÇLARI
Diyelim ki üç beş sayfa yazdınız. Yazdığınız bölümü yüksek sesle okuyunuz. Düzeltmeyi tamlamadan yeni bir bölüm yazmayacaksanız. Önceki yazdıklarınızda bulduğunuz hataları iyice düzeltiniz. Bu düzeltmeyi yapmanıza rağmen odaklanarak tekrar okuyunca bile eksikler olduğunu göreceksiniz.
Biz yazarlar tüm yazdığımız kitapları size önerdiğimiz gibi defalarca okuyarak düzeltiyoruz. Tekrar okuduğumuzda anlam düşüklüklerine devrik cümlelere rastlayıp düzeltiyoruz. Eğer bir kez okuyup yayınlamış olsaydık kitabımızın kaliteli bir editoryal çalışma yapılmadığı anlaşılacaktı.
KİTAP YAZMANIN KODLARI VE ŞİFRELERİ
Yazarlıkta dikkat edilecek konular arasında tekrara düşmemek kuralı vardır. kitap yazamaya başladığınızda aynı konuyu tekrar tekrar yazma hatası yapabilirsiniz. Biz yazarların en çok dikkat etmesi gereken bir konudur. Her tür kitapta tekrarlama ihmali olabilir. Ben sahne gösteri ve performans sanatları kitaplarıda yayınlamaktayım. Bunların arasında illüzyon karagöz hacıvat ateş yutan adam jonglör sanatını öğreten kitaplar bulunmaktadır. Bunları yazarken önemli teknikler vardır. kitabı hazırlama aşamasında önemli gördüğüm bir tekniği kitaba eklerke önce bu konuyu yazdım mı diye kontrol ederim. sahne sanatları öğreten kitaplar tecrübelerle alakalı olduğu için sahne aldığınızda bile bir teknik aklınıza gelebiliyor. Sanatı öğrenmek isteyenler bunlara dikkat etmeliler kitaba eklemeliyim diyorsunuz. Özetlersem hangi konuda kitap yazarsanız yazın aynı bölümleri iki kez yazmaktan kaçının. Bu hataya düşmemenin yolu kitap yazma sürenizi belirlemelisiniz. Ben bu kitabımı şu sürede tamamlayacağım kararı alın. Yoksa aradan yıllar geçince kurguları olayları karıştırırsınız. Yayınlama aşamasında editöründe gözünden kaçtığını düşünürsek durum daha olumsuz olur.
HİKÂYE KİTAPLARI İÇİN KONULARI NASIL BULURUM
Kurban bayramlarında kurbanlık hayvanlarının yaşadıklarını hikâyeleştirebilirsiniz. Bir kuzunun bir buzağının annesi ile olan diyaloglarını istediğiniz tarzda hikâye veya öykü kitabı yazabilirsiniz. Kurban bayramında kurban edilecek hayvanların nelerle karşılaşabilecekleri okurlara neler anlatacakları tamamen sizin ruh dünyanıza ve dünya görüşünüze bağlıdır. bizler betimleme yapmıyoruz her şeyi size bırakıyoruz. Hikâyenizi kurbanlık alınan ailenin çocuğunun düşüncelerinden yola çıkarak bile kitabınızı tamamlayabilirsiniz. Hikâyelerde üç veya beş karakter kullanarak sonuca ulaşabilirsiniz. Hikâyelerinizde bilinen tümceleri kullanmayınız. Hikâye kitaplarının akıcılığını yok edersiniz. eski lafları gören okurlarınızı en baştan kaybedersiniz. Yeni terimler bulduğunuzda hikâyenize uygun olanları ekleyebilirsiniz. Çocuk kitapları yazıyorsanız okurların yaş guruplarına göre kolayca anlayabilecekleri kelimeleri yazınız. Okurlara hayvanların kuluçka dönemleri de ilginç gelir. İbibikler ağaç kakan kuşlarını okurlar tanımak isterler. Milyonlarca canlı olduğu için milyonlarca konunuz var demektir. Bu yüzden konu bulmakta zorlanmayacaksınız.
YAZAR KALMANIN TEKNİKLERİ
Yazar olana kadar çalıştınız çabaladınız ve kitaplarınızı yayınladınız. Benim sizlere çok güzel önerilerim olacak. İlk önerim; yazar olmanın tadını çıkarmaya devam edin. Uygun gördüğünüz davetlere katılıp kitaplarınızı imzalamanın mutluluğunu yaşayın. Şimdi ise yazar kalmanız için size detaylı bilgiler aktaracağım. Sizin yazar olmanızı kimse kabullenemeyecek. Sadece bazıları sessiz kaldığı için kabullenenler olduğunu sanacaksınız. Sessiz olanlar seslerini çıkarana kadar ilgilenmeyiniz. Kitap yazma planlarınıza devam ediniz.
Not: Yeni kitaplar yazmamın en rahat kolay yollarından birisi ise sevdiğiniz yerleri gezmektir. Gezerken yeni fikirlere kendiliğinden ulaşacaksınız.
KURGU KİTAPLARI YAZMANIN PÜF NOKTALARI
Kurgu kitapları yazmanın yolu aklınıza kurgusal bir konu gelince anında yazın. Biz insanlar orman yangınları yaşandığında çaresizliğin verdiği acıları yaşarız. Ne kötü bir durum bir an önce söndürseler der ve birileri yaktıysa cezalandırılmalarını bekleriz. Bizim dışımızda ormanda yaşayan hayvanlar ise olayların direk içersindedirler. Biz insanlar yangın olan bölgeden kolaylıkla kaçabiliriz. Hayvanlar ise söz yerindeyse ‘cehennem azabı’ çekerler. Örneğin orman yangınlarında bir kartalın ağzından felaketi betimlemeli inerek yaşarmış gibi kurgulayıp kitap yazabilirsiniz. Peki, sadece kitabımı kartalın düşünce ve görüşlerini anlatarak mı yazmalıyım derseniz, hayır dünyamızda tahmini olarak yüz binlerce canlı yaşamaktadır. Bunların büyük bir bölümü ise ormanlarda hayatlarını sürdürmektedirler. Siz kitabınızı ister bir kaplumbağanın ister bir karıncanın aktarımlarından yazabilirsiniz. Her şey sizin hayal dünyanıza bağlı daha iyi olacağını düşünüyorsanız olayı hayvanları birbirleriyle nasıl konuştuklarını yardımlaşmalarını birbirlerine yangını haber verme çabalarını aynı insanlar gibi ağıt yaktıklarını kitaplaştırabilirsiniz. Orman yangını sonrasını da okurlarınızla paylaşabilirsiniz. Sizlere kurgu kitapları yazmak için konu nasıl bulunuru yazdık. Bu bölümün birkaç cümlesini bile okuduğunuzda onlarca konu aklınıza geldiğini bizim yazdıklarımızın size sadece esinlenmenize kısmen katkıda bulunduğunu çok iyi bilmekteyiz. Neden derseniz dünyamızda insan hayvan bitki ve diğer canlıları yok eden sadece yangın felaketleri yoktur. Biraz önce yazdığımız gibi sınırsız konu bulursunuz demiştik. Canlıları diğer canlıların yok ettiği felaketleride düşünürsek kitap konuları hatırı sayılır derecede fazla olacaktır.
AFETLER KONUSU
Deprem
Kasırgalar
Volkanlar
Heyelan
Çığ
Donmalar
Sel felaketi
Sel felaketinin tersi olan suzuzluk kuraklık hepsi kitap konularıdır. Bu konulardaki kahramanlar insanların yanı sıra hayvanlar bitkiler hatta cansız varlıklar olabilirler. Her şey size kalmış istediğiniz gibi yönetmek sizin elinizde.
Not: Kurgu kitapları yazmanın en kolay yollarından biriside duygusal davranmanızdır.
ÇOK SATAN KİTAPLAR YAZMANIN TEKNİKLERİ VE TÜYOLARI
1- Okurların en çok ilgilendikleri olaylardan ve durumlardan faydalanın.
2- İnsanların sabah uyandıklarında nelerle ilgilendiklerini gözlemleyip analiz edin.
3- Çoğunluğa hitap etmenin yollarını arayın.
4- Eğlence insanlar için vazgeçilmezdir.
5- Yazacağınız konular insanlara kesinlikle bir şeyler kazandırsın.
6- Kitabınıza sakın alıntı kopya katmayın.
7- Kalın kitaplar okuru yorar.
8- Kitap yazarken kendinizi kasmayın.
9- Kitabınızda e, şey, yani gibi argo kelimeleri çok fazla kullanmayınız hiçbir okur bunları sevmez.
Özet: Kitabınızın çok satması için birkaç tüyo yazalım. Kitabınızın “ne ön kapağı”, “ne arka kapağı”, “ne özsözü”, nede son sözü hiçbir yeri diğer kitaplara benzemesin. Birbirlerine benzeyen kitapları okurlar istemezler. Kitabınızda kesinlikle dikkat çekici taraflar olsun.
KİTAP YAZMANIN BİR YOLUDA TELKİNDİR
Dizilerde ve filmlerde kitap yazmaya başlayanları aşağılayıcı ve vazgeçirici sahneler, günümüzde daha fazla çoğalmaktadır. Amaç yeni yazarların pastadan pay almasını sahaya girmelerini engellemektir. Diziler ve filmler mevcut olan yani; piyasaya egemen yazarların popülerliğine destek olmaktadırlar. Kitap yazarak işadamları kadar para alan servetlerine servet katan yazarların toplantılarında sizlerde kitap yazın kelimesi asla çıkmaz. Başkaları kitap yazarsa cukkaları cebe indiremeyecklerini çok iyi bilmektedirler. Varsa yoksa kendi yazdıkları kitapların ve yayınevlerinin tanıtımıdır. Bu yazarlardan başka hiçbir söz duyamazsınız. Birde yeni yazmaya başladıkları kitaplar varsa daha piyasaya çıkmadan onların reklamı için uğraş verirler. Kitap yazma sevdalılarının heveslerinin ve heyecanlarının kırılmaya çalışılması maksatlıdır. Bizde bu tuzaklara ve pusulara karşı slogan üreteceğiz. “Kitap okumayı terk et; sen kitap yaz.”,”Okuma, okuma; okumanın peşinden gitme; hemen kendi kitabını yaz”. Dizilerin ve filmlerin arka arkaya yayınlandığını hesap edersek büyük insan kitlelerinin kitap yazma hevesi ve direnci kırılmaktadır. Dizilerin ve filmlerin haricinde televizyonlar; günlük ve güncel proğramların içersinede, fırsat bulduklarında ünlü yazarları sokup propagandalarını yapmaktadırlar. Medyayı ele geçirmiş sistemin şahlarının yayınevlerini ve ülke geneline yayılmış kitapevleri vardır. Yeni yazarların zayıflatılması ve yavaşlatılmasının görevini bunlar üstlenmektedir. Bu katikulilere dolaplara yönlendirmelere kapılmadan kitaplarınızı yazıp yayınlayınız. Sizin kitap yazmanızı engelleyeceklere karşı tetikte ve uyanık olun. Kendinizi kitap yazma konusunda tabiat üstü güçleriniz varmış gibi telkin edin; çok faydasını görüp ünlü yazarların arasına katılacaksınız.
ÜLKEMİZDE VE DÜNYADAKİ YAZARLIK KİTAPLARI
Konuya biraz daha yakından bakarsak, az sayıda bile olsa yazı yazma sanatı ile ilgili kitaplar vardır. Evet, elinizdeki kitap bir yazarlık kitabıdır. Size yazar olmayı basamak, basamak öğretecek ve yazar olacaksınız. Peki, bu kitaptan başka yazar olmayı öğreten kitaplar yok mudur? Bu soruyu size neden sordum. Yazar olmanın yolları kitabını yazmadan önce kitapçılarda şöyle bir sörf yaptım gezdim. Yeni yazarlara faydalı olacak kitaplar var mı diye kitapevi yetkililerine sordum. Bu kitapçılar da benim kitaplarım da satılmaktaydı. Beni tanıyan çalışanlarda vardı. Bana titizlikle ve özenle yardımcı oldukları için hepsine teşekkür ediyorum. Gelelim size sorduğum sorunun cevabına; evet, yazarlıkla ilgili ülkemizde yazılan ve dış ülkelerden dilimize çevrilmiş olan kitaplar var. İsimleri de yazarlıkla ilgilidir. Ama sadece bu kitapların isimleri yazarlıkla ilgilidir. İçlerinde ise kitap nasıl yazılır diye hiçbir şey göremedim. Rastladığım bu yazarlık kitaplarının bazılarında ünlü yazarların isimleri ve kitap imzalarken çektirdikleri resimleri bulunmaktadır. Bazılarında ise yine tanınırlık düzeyi yüksek olan yazarların adresleri listelenmiş. Yazarların hangi sokakta yaşadıklarını açıklamalı olarak yazan yazarlık öğreten kitaplar bulunuyor. Yazar olma ile ilgili kitaplarda diğer yazarların reklamları hatta daha önce yazdıkları kitap kapakları bile bulunmaktadır. yazarların yaşam öyküleri ne derece yazarlık öğretebilir? Bunu cevabı yazı yazmaktan soğutur.
Not: Yayınladığınız kitaplara fazla abartılı olmamak koşuluyla teşekkür bölümleri ekleyebilirsiniz.
YAZAR OLMANIN YOLLARI KİTABI YAYINLANMADAN ÖNCE
Okumakta olduğunuz yazar olmanın yollarını kitabını yayınlamak üzereydim. Kitap fuarına imza gününe davet edildim. Bilirsiniz kitap fuarlarında binlerce kitaba rastlamak mümkündür. Yazarlık öğreten bir kitap gördüm. Bu kitabın kapağında neler yazdığını söyleyince ne anlatmak istediğimi kesinlikle anlayacaksınız. Yazarlık öğrettiğini iddia eden kitabın kapağında tam saymadım ama yirmi, yirmi beş tane yazarın portreleri vardı. Bu kitap gerçekten yazarlık öğretmeyi amaçladığını kitabın kapağına yazmıştı. Açıkça konuşmam gerekirse çok incindim. Yeni yazarların şöhret olmuş yazarlarla ne işleri olur ki! Kitabın konusu yazarlık öğretmekse yazarlığın teknikleri metotları yöntemleri anlatılmalıdır. Bu bölümü sizlerle paylaşmak istedim. Her nedense kesinlikle gerçek bir yazarlık öğreten kitap ülkemizde ve dünyada hiç yazılmamıştır.
Yazarlık eğitimi ile ilgili hiçbir bilgi kesinlikle yoktur. Piyasadaki kitaplar yazarlığı öğretmemektedir.
REKLAMLARIN VE FRAGMANLARIN ÖNEMİ
İlk kitabınızı yazdınız yayınlama aşamasına geldiniz. Bu ilk kitabınıza yeni çıkacak diğer kitabınızın ön ve arka kapağını da ekleyiniz. Okurların haberi olsun yeni kitabınızı çıkardığınızda daha kolay satarsınız. Size aktarmaya çalıştığımız tekniğin şöyledir. Sinemaya gidenler seyrettikleri film haricinde diğer filmlerin fragmanlarını seyrederler. Sinemacılar yeni filmlerine de müşteri bulmak için bu sistemi bulmuşlar ve başarılı olmuşlardır. İlk kitabınızı yazdıktan sonra ikinci kitabınızın ön kapağının baş tarafına birinci kitabınızın ismini yazarsanız daha öncede kitap yazdığınızı okurlar anlarlar. Bu konuyu anlaşılır hale getirmek için hemen bir örnek verebiliriz. “Yazar olmanın yolları kitabının yazarından yepyeni bir kitap daha”, “Nasıl yazar olurum” kitap yazmaya başladığınızda bunları kendiliğinden bulacaksınız veya yayıneviniz size söyleyecektir.
Not: Kitap yazmaya başladığınızda karşınıza çıkacak tüm sorunlarınızı çözecek kolay çarpıcı ve pratik çözümleri bulacağınız için başarıya ulaşacaksınız. Kitap yazma hevesim var fakat nelere dikkat etmeliyim diye düşünmeyin.
YAZI YAZMANIN KODLARI
Diyelim ki bir ili anlatmak istiyorsanız size çok önemli ipuçları aktaracağım. Otelin balkonundan gözlemlerinizi betimlemeli olarak yazarsanız kitabınız tutar. Sabah işe gidenlerden başlayıp o şehrin özelliklerini açıklayan yazılarla devam ediniz. Satıcıların davranışlarını çabalarını etrafındaki müşterileri akıcı bir dille yazınız. Kendinizden de bahsetmeyi unutmayınız. O ilde bir panayır festival fuar şenlik gibi olağan üstü bir kurguya bile geçebilirsiniz. Yazılarınızda çocukları kadınları erkekleri davranış modellerine göre yazmalısınız. Yazı yazmanın kodları olayların içersine dalmaktan geçer. Bir yazar küt, küt oturursa okurlarına güzel yazılar yazamaz. Hangi konuyu yazarsanız yazın konuya hakim olmak için kendinizi baş roldeki gibi düşünün. Bir fuar veya festival alanını betimleyecekseniz bunun kodu orada bir görevli olmaktır. Böylece okurlarınıza en iyisini aktarırsınız.
MÜLTECİ HASKANIN DOĞUM GÜNÜ
Haskanın doğum günü yaklaşmıştı. Geçen sene ki doğum gününde haksan mutlu olsun diye annesi ve babası da adeta çocuk olmuşlar haskanla oyunlar oynamışlardı.
Kaçalım dedi! Haskanın babasıyla annesi
Haskan sevinmişti kendisine sürpriz yapıldığını sandı.
Annem ve babamla oyun oynayacağı için mutluydu.
Haskan oyunun kurulmasını bekliyordu beklemesine de!
Annesi ile babası telaş içersindeydi… San ki en sevdikleri oyuncak tuz buz olmuş gibilerdi.
Haskan koşuşturmacalar sonucunda başka bir ülkede kendisini sefalet içersinde buldu.
Beşinci yaş gününü dramatik şekilde kutluyordu.
Bu tür kitap konularının en çok satanlar arasına girme şansı çoktur. Bir çocuğun düşüncelerini duygularını ve yaşadıklarını anlatan savaş ortamlarını anlatan kitaplar yazabilirsiniz.
BİLMECE KİTABI YAZMANIN YOLLARI
Bilmece kityabı yazmak en kolay edebiyat türüdür.
Tüyosu incelikleri ve kodleri çok basittir.
Hemen kolay yoldan bilmece yazmaya başlayalım.
Devletler ney kaldıranlara kızarlar.
El kaldıranlara kızmazlar diye ipucu verelim.
Bilemezlerse işte cevap: devletler baş kaldıranlara kızarlar.
Her kelimeden bilmece yazabilirsiniz.
Örneğin ben şu anda yüzlerce bilmece türetebilirim. Yazmış olduğum bimece kitapları bir hayli fazladır.
Her kelimeden bilmece yazabileceğini öğrendiniz.
Hıyar kelimesinden bile bilmeceler yazabilirsiniz. Hangi hıyar denizi temizler? Gerçekten denizi temizleyen bir balık türü vardır. Bunun adı deniz hıyarıdır. Tek görevi denizi temizlemektir. Deniz hıyarları bazı devletlerde aranılan balık türüdür ve oldukça pahalıdır. Ne anlatmaya çabalıyorum hemen açıklayayım. Somon balığından pahalı bir balık olan deniz hıyarı avına izin verilirse tüm denizler kirlenir. Ortalık deniz salyası ve diğer kirliliklerle dolar. Deniz hıyarı neya benzer sorusunun cevabı tıpa tıp hıyara benzer. Edebiyat dünyasında denizleri ormanları kullanabilirsiniz. Ömrünüz boyunca size yetecek kitaplar yazabilirsiniz. Sadece bu tüyo bile sizin kesinlikle yazar olmanızı sağlayacaktır.
MİZAH KİTABI YAZMANIN YOLLARI
Mizah yazarlığının teknikleri o kadar çoktur ki mizah yazarı olduğunuzda onlarca kitap yazabilirsiniz. Komik bilmeceler bile tek başına bir kitap olacak boyuttadır. Mizah veya komedi yazarı olmanız için güvenlikçiler gibi olmalısınız. İnsanları gözlemlemeli davranış biçimlerini algılamalısınız. Siz komedi yazarlarının mizah dünyasına katılması bir anlamda gülünecek eserlerin çoğalması anlamına gelmektedir. İnsanları ve olayları seyrederken sıradan insanlar gibi değerlendirmemeliyiz. Bunun yerine apayrı pencerelerden ve değişik açılardan bakmalıyız. Toplumu güldürmenin asıl tekniği şudur. Toplumlardaki aksaklıkların çürümelerin ilginç yönlerini bulup yazmalısınız. Dünyanın en beğenilen komedyenleri kendi zayıflıklarını ortaya çıkararak insanları güldürürler. Yazmaya başladığınızda kendiliğinden komik parodileri ardı ardına sıralayacaksınız.
Düğünlerde ney çekersek mutlu oluruz?
Cevap: Halay çekersek olacaktır.
HANGİ KİTAPLAR AZ SATAR
Parasız kalanlar konusunda kitaplar yazabilirsiniz. Neden bu konuyu önerdiğimi hemen yazabilirim. İnsanların çoğu parasız kalırlar. Kitap konuları bulurken nelere dikkat etmelisiniz. Yazacağınız kitap konuları çoğunluğu ilgilendirmelidir. Ben ateşbazlık sanatı olarak bilinen ateş yutan adam konusunda kitaplar yazdım. Ateşbaz sanatçısı az olduğu için çok az sayıda satıldı. Oysa bir ateşbazın aşkı konulu yazmış olsaydım aşk herkesi ilgilendirdiği için çok satılırdı. Sizlerde parasız kalanların dramlarını zorluklarını telaşlarını para bulma çabalarını kitaplaştırırsanız hedefinize ulaşırsınız.
DENEME YAZARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ
Yazdıklarınız; güzel konuşan bir hatibin ağzında çıkan cümleler gibi tatlı, tatlı dökülsün. Yazarın ilk görevi okurlara yeni bilgiler sunmaktır. Şimdi yazdığım yazınında gerçek olduğunu gözler önüne sereceğim. Bakalım tanıdık eş dost ve akrabalar ilk tercih edilen sıradalar mı? Hepimizin tanıdığı esnaflar vardır. Bunlar bakkal manav kasap olarak düşünebiliriz. Birde benim organize perakende dediğim devasa marketler var. Bu marketler bize “burası senin”,” istediğin gibi davranabilirsin” izlenimini vermektedirler. Bazı marketlerde ise görevlileri pek sık göremeyiz. Aradığımızda ihtiyaç duyduğumuzda ortaya çıkarlar. Neden derseniz bize hoş görünmenin her yolunu denerler. Bizler şu duygulara bile kapılarak marketlere gitmişizdir. İstersen kendi marketin gibi şöyle bir gez; satın alman şart değil sonrada alabilirsin istersen hiç almayabilirsinde algısını oluşturmaktadırlar. Bu marketler daha başka imkânları da bizlere sunmaktadırlar. Sahibi ise bırakın tanımamızı kim olduğunu bile medyadan öğrenmişizdir. Bizde bu güzel davranış içersinde bulunan süper marketlerden meyvemizi, sebzemizi hatta tüm ihtiyaçlarımızı alır ve eve geliriz. Dramatik cümle: Bizim alışveriş ettiğimiz marketlerin sahipleri dünya görüşümüze de ters düşse, yinede alışverişi kesmeyebiliyoruz.
Not: Söyleyin bakalım akrabamız olan bakkala neden torpil yapmadık. Neden manavımızı değer vermedik. Çoktan beri tanıdığımız kasabın kazançlı çıkmasını düşünüp ondan alışveriş edemez miydik?
KÖŞE YAZARI OLMANIN İLGİNÇ SIRLARI
Köşe yazılarınızın çok ilgi görmesi için şimdi size önemli bir tüyo yazacağız. Okurlar bazen ticarete bazen siyasete bazen de sanata önem verirler. Bu konularla ilgili başlıkların olduğu bir köşe yazısı çok okunmasını bırakın. Yazdığınız köşe yazıları adeta bir efsane olur.
Çok inandığınız ve güvendiğiniz konularda nutuk yazıları yazmayı ihmal etmeyiniz.
Çocukta sanat sevgisi ve ruhu çok fazla olsa bile dış etkenler önemlidir. Sanat ruhu olan çocuk kamyon şoförlüğüne özendirilirse sanat arzuları zayıflar. Yanlış telkinler çocukları hatalara götürür. Şoförlüğün güzide bir meslek olduğunu düşünür. Sanat eğitimlerine uzak kalır. Eğitim alamadığı için sanatçı olamaz. Günümüzde çocukların mesleklerini aileler belirlemektedir. Bu durum isteksiz ve mutsuz bireyleri çoğaltmaktadır. Yanlış seçilen sanat ve meslek seçimlerinden geri dönüş var mı? Evet, Şartlar uygun olduğunda geçişler yapılabilir.
Birey kendine uygun olmayan mesleği seçip evlilik sorumluluğunu aldıysa içinde bulunduğu durumdan çıkamaz. Ben kendimden örnek aktarınca konu daha iyi anlaşılacaktır. Ben oyuncak imalatı yapan bir aileden geliyorum. İmalatı ve satış tekniklerini öğrenme olanağı buldum.
Ben sadece imalatçı kalarak yaşayamazdım. İçimde yazarlık sevgisi vardı. Yazarların kolay yaşamları dikkatimi çekiyordu. Sadece yazarak para kazanıyorlardı. O dönemlerde oyuncak imalatı yapıyorduk. Kolay ve zor yapılan oyuncakları konuşuyorduk. En kolay olan oyuncak en az sekiz kez elden geçiyordu. Bir tanesi bile hatırı sayılır zaman alıyordu. İmalat yaptıktan sonra ise asla değerine satılmıyordu.
Diğer yandan köşe yazarları ise yazıp işin içinden çıkıyorlardı. Ne satış zorluğu nede imalattaki yağ ve pasla uğraşıyorlardı. Elli yıl önce bir köşe yazarının kırk ile elli askeri ücreti bir ay içersinde aldığını öğrenmiştim. Şimdilerde ise bu rakamlar katlanarak yükseldi. Köşe yazarları neredeyse uçak bile alacak konumlara geldiler. Birçoğu villalarda yalılarda kalıyorlar.
DİKKAT ÇEKEN KİTAPLAR YAZMANIN JARGONLARI
Psikolojik testlerde ilginç yöntemler kullanıldığını araştırmalarım sonucunda öğrendim. Hastalara hergün aynı yemeği vererek psikolojilerini ölçüyorlarmış. Olaya geniş perspektiften bakarsak önemli bir tespit olduğunu anlarız. Akıllı birisi hergün neden aynı yemek çıkıyor diye sorgular. Oysa sorunları büyük olan birey ise karnı acıktığı zaman ne bulursa yer ve karnını doyurur. Bu tür gerçekler kitaplara konu olunca çok dikkat çeker. Roman kahramanlarınızın dikkat çekmesini sağlar.
PÖSTEKİ SAYDIRARAK YAPILAN TESTLER
İnsanlığın bilimin gelişmediği dönemlerde psikolojik hastaları anlamak için ilginç deneylerden birisini sizinle paylaşacağız. Hastalara pösteki vererek saymaları istenirmiş. Pöstekiyi saymaya başlayanlar psikolojik sorunlu olarak kabul edilirmiş. Bu pösteki sayılmaz diyenler ise akıllı olarak belirlenirmiş.
FAYDALI BİLGİLER KİTABI
Toplumun istifade edeceği konularda kitaplar yazabilirsiniz. Bu tür kitapları modası hiçbir zaman kaçmaz.
Bu tür kitaplar nasıl yazılır konusu çok önemlidir. hayat tecrübeleriniz yazacağınız kitabın ana fikrini oluşturmalıdır. Örneğin yaşayarak edindiğiniz tecrübeleri insanlara aktarabilirsiniz. Limon seven biri olarak limonların bayatlaması beni çok sinirlendiriyordu. En sonunda çözüm buldum. Limonları suyun içinde sakladığım zaman hiç bozulmadılar. Çok rahat ettim.
Daha önce bilge karınca yayınevinden onbeş yıl kadar önce hasboranın sihirli değneği kitabını yayınladım. Bu kitaptada sineklerden nasıl kurtulunur diye bölüm yayınlamıştım. Toz şekeri bir tenekenin üzerinde yakınca hiç sinek kalmıyor. Kitabım illüzyon öğreten bir kitaptı. Sineklerden illüzyonla kurtulun diye yazmıştım. Çok ilgi gördü. O dönemlerde sadece fax ve telefon olmasına rağmen hatırı sayılır derecede övgü dolu sözler almıştım.
GÜMÜŞ EŞYALARINIZI IŞIL IŞIL YAPIN
İnsanlar eskiyen eşyalarından şikayet ederler. Sizler bu konuya önem verirseniz ilgi görürsünüz. Örneğin gümüş eşyaları kararan insanlar yüklü paralar ödeyerek parlatma yolunu seçmezler. Pratik ve kolay gümüş parlatmanın püf noktası yazı gördüklerinde ilgilenirler. Gümüşleri parlatmanın en basit yolu karbonat deterjan ve limondur. Bu üçlüyü su ile karıştırıp gümüş eşyalarınızı sildiğinizde ilk satın aldığımız hale dönüştüğünü hayretle göreceksiniz.
UNUTKANLIĞA GARANTİLİ KESİN ÇÖZÜM
Örneğin unutkanlık dünyamızın temel sorunu oldu. Bugünlerde ultra siber çağını geride bırakmış durumdayız. Buna paralel olarak unutkanlık baş göstermeye başladı. Şimdi bu unutkanlık sorununa mekanik ve garantili çözüm üretelim. Unutmak istemediğimiz eşya ile yakın bağ oluşturmak gerekiyor. Bunu ne ile yapacağız şimdi ayrıntıya geçelim. İpin iki ucuna çengelli iğne takacağız. Çengelli iğnenin birini üzerimize diğerini ise unutmak istemediğimiz eşyaya takacağız. Bu eşyamızı unutmak istesekte unutmamız imkansız hale gelecek. Çengelli iğne yerine papağan olarak tabir edilen takılıp açılan kopçalar bile takabiliriz. İp yerine misinada kullanabiliriz.
İLGİNÇ YAZILAR YAZMAK
Tüm bildiklerinizi yazınız. Yazacaklarınızı eleştirenler kesinlikle çıkacaktır. Herkesin hoşuna gidecek şekilde yazmam gerekir diye düşünmeyiniz. Bir dergide köşe yazarlığı yapmaktaydım. Yazdığım yazıları istemeyenlere hiç rastlamadım. Çok takdir ediliyordum. Yazılarım dergi yönetimi tarafından da kabul görüyor bana şiltler ve ödüller veriliyordu. Konuları yazarken ilginç yönlerini buluyordum. Yalan başlıklı birkaç köşe yazısı bile yazmıştım. Dergi yönetimi benim için bir gece düzenlemişti sürpriz olarak plaket ve ödül bile almıştım. Kısacası şimdiki adı panel olan bir toplantıydı. Şimdi nasıl panelistler seyircilerin karşısına geçip oturuyorsa o zamanda aynıydı. Tek farkı o zamanlar konuklara soru sorma hakkı tanınırdı. Şimdiki panellerde soru sorma her nedense imkânsızlaştırıldı.
YAZARLIKTA YAŞ SORUNU YOKTUR
Her yaşta yazar olunur. Pek çok meslekte yaşlılar diskalifiye edilmeye çalışılırken yazarlıkta en önlere davet edilirler. Konumuz yazı yazma sanatı nasıl öğrenilir olduğu için yaşlılıkla ilgili yazılar yazalım. Şimdi yazı ve anlatım tekniğini öğrenelim. “Yaşlılığa bakış” Yaşlılara yaşın tutmuyor dendiğini gördünüzmü? Birde tüm dünyada onsekiz yaşını tutmayanların mahrum oldukları yerler var. Bazı mekanlarda yaşın tutmuyor buraya giremezsin diyerek kimlik kontrol ediyorlar. Yaşlanınca istediğin yere girebiliyorsun. Hatta bir yere gönderilirken “Hasboraya bakın şimdi saat tutacağım; beş dakika bile olmadan istediklerimizi alıp gelecek demiyorlar. Yaşlı değilsen hemen nefes nefese gidip geliyorsun. Veya bazı görevler verilirken ona kadar sayana kadar istediğim eşyayı bana getirecek dediklerinde kesin on olmadan o işi yapacaksın. Bunlar yaşlı olan insanlara yaşlanmadan önce söylenen sözlerdir. Her ne kadar kuşak karmaşası olsada bugün bile durumlar farklı değildir.
YAŞLILIKLA İLGİLİ KİTAPLAR YAZABİLİRSİNİZ
İnanın ben keşke daha önce yaşlansaydım diyorum. Yaşlandıktan beri ilkeli, adaletli, haysiyetli, kaliteli, güvenli, mutlu, kişilikli, dürüst, özgüveni olan biri olarak yaşıyorum. Ya çocukken veya gençken nasıl yaşıyordum. En minik bir direnç göstersem veya az bir mücadele edip hakkımı arasam; hep şu kelimeler çıkardı karşıma, “o yaşlı kesinlikle ona iyi davranmalısın”, “bak kendinden büyüklere bu şekilde davranmamalısın” gibi sert uyarılarla karşılaşırdım. Ya şimdi ne oldu durumlar değişti. Şimdi ben inanılmaz ve anlatılamaz harika bir dünyadayım.
YAŞLILIK TENZİLİ RÜTBE DEĞİLDİR
Yaşlıların hemen hemen tüm dünya ülkelerinde toplu ulaşım araçlarına para ödememekteler. Müzeler ve diğer yerlerden ya ücretsiz yada indirimli olarak faydalandığı gerçektir. Daha anlaşılır bir sözle yaşlandıktan sonra yepyeni bir dünyada yepyeni bir hayat sürmekteyim. İnsan yaşlanınca yetenekli filanda olması gerekmiyor. Siz bir müdüre işçiler kadar veya öğrenciler kadar bilginiz varmı veya siz filan işçilerin bildiği şu sorulara cevap verebilirmisiniz diye sorulduğunu gördünüzmü? Göremezsiniz çünkü o bir kere müdür olmuştur üstelikte her şeyin en iyisini en gerçekçisini bilir. Müdür yönetir kolay kolayda yönetilmez. “İşte yaşlılıkta böyle güzel makamlardan birisidir.” Hem yaşlılardan kimse hırslı ve çalışkan olmasınıda beklemez. Yaşlılığın buna bezer yüzlerce iyi yönü var. Yaşasın yaşlılık diyorum.
Not: Bir yere gönderilirken çocuk olduğun için gidip alacak ve getireceksiniz. Birde şu kelime yokmu “ensenize veya sırtınıza vurup; hadi hadi demezlermi!
KİTAP YAZMANIN YOLLARI
Kitap yazmanızı kolaylaştıracak yollarını öğreneceksiniz. Biz yazarlar bu yolu bildiğimiz için kolay yürümekteyiz. Nemi anlatmak istiyorum gayet açık; en çok bilginiz olan konuda kitap yazmaya başlayınız. Bir çiftçi kedi alanında kitap yazmaya kalkıştığında zorlanmayacaktır. Oysa çiftçi ve ziraat kelimesinin tersi sayılan sanayi konusunda bir kitap yazmaya çalışan çiftçiyi düşünün kesinlikle zorlanacaktır. Bildiğiniz yolda yürümek çok kolay olur. Hedefinize ulaşmakta zorlanmazsınız. Yolu karıştırmaz hiç kimseden yardım almaya ihtiyaç hissetmezsiniz. Örnekte öğrendiğimiz gibi çiftçi endüstri konulu bir eser yazma hevesine girerse diğer insandan yardım istemek zorunda kalacaktır. İlk olarak kitap yazıyorsanız uzun kitaplar yazmayınız. Benim önerimi soracak olursanız yüz sayfa çok uygun olacaktır. Yazacağınız kitap hangi konuda ise hep o konu ile ilgileniniz. Bir hikâyede zengin birini anlatacaksanız sürekli zenginleri araştırınız, kendinizi zengin gibi hissediniz. Kendinize bir hedef seçiniz, amaçlarınızı belirleyiniz. Yarın kitabımın şu bölümünü bitireceğim deyiniz. Yazacağınız kitabın konusunu bulmakta zorlanmayacaksınız. Kitabınızda tüm bilgilere ulaşacaksınız. Herhangi bir eşyayı bile konuşturarak kitap yazabilirsiniz. Örneğin fabl yazarken canlı ve cansız tüm nesneleri değerlendirebilirsiniz.
Yaşantınız süresince hiç erinmeden kendi bulduğunuz güzel kurguları not alınız. Bunlar ileride kendiliğinden kitaba dönüşecektir.
KİTAP YAZMANIN İNCELİKLERİ FORMULLERİ VE KURALLARI
Yazar olduğunuzda kendi tarzınızı oluşturmalısınız. Bu yüzden hiç kimsenin değinmediği konulara girmelisiniz. Bunun içinde fikir üretebilmelisiniz. Önce taslak halinde yazılar yazıp sonra defalarca okuyarak düzenlemeler yapmalısınız. Şimdi yazmaya başlayalım. Borç para & borçlu & alacaklı & veznedar: İnsanlar ihtiyaçları olduğunda bankalardan faizle para alırlar. Bu parayı onlara veznedarlar verir. Parayı alan adam istediği yere parayı harcar. Aldığı parayı bankaya faizle ödeyeceğini bilmektedir. Bankalardan borç para alanlardan, banka parayı faizi ile geri istediğinde ödeme zorluğu çekenler ne yaparlar. Bankaya bu parayı ödemek için sizce kaç seçenekleri vardır. Başka bir bankadan borç alıp ödese bu davranışı iyi bir çözüm olmaz. Bankadan borç parayı aldığı veznedara saldırıp kavga çıkarır mı? Hayır, parayı aldıkları veznedara saldırmakta çözüm olmaz. Zaten başına böyle bir iş gelen insanlar veznedarları zor durumda bırakmazlar. Oysa bu parayı bir yakınından borç almış olsaydı durumlar değişirdi. Parayı aldığı alacaklısına borcunu ödemediği gibi istediği gibi eziyet ederdi. Hatta gücü yeterse para aldığı bireye fiziksel ve psikolojik olarak baskılar yapar. Parayı teslim aldığı adam istediğinde sana borcum yok diyerek ters cevap verir. Bu sıkıntıları borç aldığı yakınına yaparken veznedara kötülük etmek aklına bile gelmez. Şimdi gelelim yazımızın ana fikrine; borç verenler neden sıkıntı çekerler. Bankaların rızkını engelledikleri için zor durumda kalırlar. Bankalar faizle para vererek geçinmektedirler. Bankaların devlet yapılarına hatırı sayılır faydaları vardır. Çok yüklü vergiler öderler. Faizle para veremediklerinde binalarının borcuda dâhil hiçbir ödemelerini yapmazlar. Hâlbuki paraya ihtiyacı olanlara yakınları vermese borç parayı faizle bankadan almış olacakları için bankalar iflasa sürüklenmeyeceklerdir. Kapanan bankaların sahipleri ve çalışanları ailelerini geçindiremedikleri için üzülüp bu tuzağı kendilerine kuranları Allaha havale ederler. Bu yüzden bankaların para ile faiz verme işini faizsiz olarak borç verenler doğanın gazabına uğrarlar. Borç verdiği için alacaklıları tarafından cezalandırılınca hatalarından dönerler. Kendisinden tekrar borç isteyenler olduğunda ben borç veremem (ben bankamıyım) diye cevap verirler.
Biraz önce yazdığımız yazıda devrik terimler ve tümceler çok fazla vardır. Sizler kitap yazdığınızda bu hataları yapmayınız. Yine yukarıdaki yazıda hiç betimleme kullanmadık. Betimleme yapılmayan yazıları okurlar en fazla iki cümle okurlar. Bankaların genel yapısı anlatılırken çok halk dili kullandık. Halk diliyle yazılan kitapları okurlar bende yazarım diyerek bir kenara koyar. Kısmen de olsa okurların sözlüğe bakmadan çözemeyeceği söz öbekleri olmalıdır. Taslak yazımızı özetlersek kitap okurları naif yazıları kesinlikle okumazlar. Böyle yazılar düz yazı sayılır. Monolog prolog kullanılması gereken bir yazı olduğunu da hatırlatalım. Yukarıdaki yazıyı yazarlık kursuna birkaç ay giden öğrenci hatta bir çocuk bile daha güzel yazar. Borç isteye adam kendine acındırmalıdır. Borç isterken mır, mır diyerek yüzünü buruşturmalıdır. Zalim felek, vay benim kara yazım gibi dramatik yazılarla devam etmelisiniz. Yazıda anlaşılan tek konu borç verirken dikkat etmeliyiz konusudur. Oysa okurlar borç alan insanın yerine kendini koymalıdır. Nasıl gonk sesleri duyduğumuz filmleri pür dikkat izliyorsak sizin yazdığınız kitapları da okuyanlar kitabın içersine dalmalılar. İnsanlar ip üstünden geçenleri nasıl pür dikkat izliyorsa sizin kitaplarınızı da aynı beğeni ve ilgi ile okumalıdır. Gerekirse parantez içinde parantez kullanmalısınız. Konuşturma çizgileri kullanmalısınız. Bu yazı en baştan anlatım modelleri olarak karışık bir yazı olduğu dikkat çekiyor. Size ün kazandıracak olan ipucu ise kurgularınızı yazarken aşırı şekilde dikkat emenizdir. Bu kitap bambaşka dedirmelisiniz. Eğitimlerde bilerek yapılan hatalar kursiyerlerin merak duygularını geliştirdiği için kalıcı ve kolay öğrenirler. Öğrenirken dikkatli olmayı amaç edinir.
Kefil olup zorda kalanların hikâyelerini kitaplaştırabilirsiniz. Kefil olma sonucunda ticari hayattan silinen insanların öykülerini yazarsanız; insanlığa da katkınız olur. Ayrıca alacak verecek olayları çocuklar ve kadınlar dâhil her kesimi ilgilendiren olaylardır. Bu konularda kitaplar yazdığınızda ilklere imza atmış olursunuz.
ŞİMDİ FABL YAZMA ZAMANI
Konuşturma çizgileri satırın ortasında veya başında olabilir. Bunlara takılmayınız. Şimdi sizlerle birlikte bir fabl yazalım. Akademik dil kullanmadan yazmaya gayret edelim.
Not: Bazı sahne gösterilerinde kullanılan hayvanlar vardır. Bu hayvanlar üzerine bir fabl yazsak nasıl olur.
FABLIMIZIN İSMİ: AA! ÖLMÜŞ HERHALDE BE!
Herhangi bir anlatım yaparken şu tekniğe önem veriniz. Anlatacağınız olayı veya konuyu karşınızdakilerin hiçbir şey bilmiyormuş gibi düşünerek yazın. Basit ve anlaşılır bir tanımlama yaparsam ne aktarmak istediğim ortaya çıkacaktır. Tanıdıklarımızla sohbet ederken “o işi halledebilecek miyiz” derken karşımızdaki insanın bizim düşüncelerimizi aynen biliyormuş gibi düşünürüz. Doğal olarak bize verilen cevap şu olacaktır. Hangi işi. Bizde anlatmak istediğimizi açıklamalı olarak anlatmak zorunda kalırız. Burada anlatılmak istenen ayrıntılara ve açıklamalara önem verirsek okurlarla daha iyi iletişim kurmuş oluruz.
Sahne sanatçısı tavşanı ve kuşu aynı kafese koyar. Şimdi tavşanı ile kuşu dinleme zamanı.
ÇOK SERİ VE HIZLI OLARAK FABL YAZACAĞIZ
Yazdığımız kitabın ana fikri edebiyatta şöyle anılır. “Acıklı komedi” tavşan ve kuş gösterilerde kullanıldıkları için acı çekiyorlar. Bu acılarından kurtulmak için acıklı komedi oluşturuyorlar.
(Önemli olan yazmaya başlamamız. Hiçbir yazı kuralına dikkat etmeyeceğiz.)
KUŞ – Merhabalar; merhaba ben geldim, tavşan kardeş ne durumdasın.
TAVŞAN – İyiyim sendemi gösteri hayvanısın yoksa!
KUŞ – Evet, evet şimdi şu an bile bir gösteriye gidiyorum.
TAVŞAN – Hay vah! Bu sahibimiz var ya bana yapmadığı işkence kalmıyor.
KUŞ – Bende çok işkence görüyorum, sen ne gibi eziyetler zulümler görüyorsun ki anlatır mısın?
TAVŞAN – sahnede beni koyduğu kutuların içinden seyircilere gösterirken kulaklarımdan tutarak çıkarıyor.
KUŞ – Benim kulaklarımda uzun olsa beni de aynı yapar bu hain ve alçak göstericiler.
TAVŞAN – İyi ki ALLAH senin kulaklarını uzun yapmamış kuş kardeş dua et e mi, öyle inciniyorum ki bilemezsin gözlerimden yaşlar akıyor; ruhum inciniyor. Nefesim daralıyor.
KUŞ – Benimde kanatlarımı kırdılar.
TAVŞAN – Ne! Nasıl yani!
KUŞ – İki nedeni varmış duyduğuma göre.
TAVŞAN – Çok üzüldüm nedenleri neymiş.
KUŞ – Birincisi beni koydukları yere kolayca sığmam için.
TAVŞAN – İkinci neden neymiş ki!
KUŞ – Uzaklara kaçmamam uçamamam içinmiş.
TAVŞAN – Bant filan yapıştırıyorlar sonra çıkarıyorlar diye duymuştum.
KUŞ – Neler dönüyor ne ilginçlikler var bu dünyada burası bizim cezaevimiz.
TAVŞAN – Cezaevinde süren dolunca çıkıyorsun.
KUŞ – Sen çok büyüyünce seni bırakıyorlarmış doğrumu?
TAVŞAN – Evet ama o zamanda zaten ömrünün sonu yaklaşıyor.
TAVŞAN – Dünyada adalet olsa ne harika olurdu biliyor musun?
KUŞ – Kötülüklere müsaade edilmeseydi kuşlar ve tavşanlar acı çekmeseydi.
TAVŞAN – Adalet adileşirse tüm canlılar acı çekerler. Şunu demek istiyorum; sadece kuşlar ve tavşanlar değil ki bu dünyada eziyet çeken tüm hayvanlar aciz durumdalar. Yüzün civarında hayvan türü insanları eğlendirmek için zulüm çektiklerini büyük annem anlatmıştı bize.
KUŞ – Bende onu demeye çalışıyorum. Adalet olsa her şey güzel olur dünyamız cennet olurdu.
TAVŞAN – Şu yüzden adalet dedim. Senin kanadını kırana uyarı yapsalar kapalı yerlere koysalar ne güzel olur.
KUŞ – Senin kulaklarından tutup havaya kaldırana da aynısını yapsalar her şey düzelir.
TAVŞAN - Geçende bir alışveriş merkezine gösteriye gittik.
KUŞ – Bende çok gidiyorum.
TAVŞAN – Şu adalet konusundan bahsediyoruz ya gittiğimiz yer alışveriş merkezi dedim ya bir olay oldu.
KUŞ – Ne oldu? Alışveriş merkezinde.
TAVŞAN – Asansörde kaldık. İlahi adalet oldu.
KUŞ – Deme ya nasıl oldu, ne zaman oldu, yeni mi? Oh, iyi olmuş
TAVŞAN – Yeni, yeni bu 23 Nisanda oldu.
KUŞ – 23 Nisan deme ya öldüm, öldüm dirildim. Vahim hatıralarım var.
TAVŞAN – Boş ver unut acıları gitsin.
KUŞ – Neyse, ne geldi başına onu anlat.
TAVŞAN – Alışveriş merkezinin birinde gösteri yaptık. Diğerine yetişeceğiz ya aceleyle asansörün olduğu yere geldik. Bir görsen curcuna asansörün önü cenaze evi gibiydi. Kuyruk vardı.
KUŞ – İçimi karartmadan anlatsan olmaz mı bırak şimdi cenazeyi filan alışveriş merkezini anlat sen en sevdiğim yerler oralarıdır benim.
TAVŞAN – Kalabalık olduğunu betimleme yapmak için örnek verdim. Dur devam edeyim. Asansör kapısı açıldı. Bizden öncekiler asansöre doluştu. Ben varım; valizler var.
KUŞ – Diğerine mi bindiniz.
TAVŞAN – İşimiz acele ya daldık dolu asansöre
KUŞ – Sonra ne oldu.
TAVŞAN – Asansördekiler bizi uyardı dedim ya ağır valiz var; ben varım asansörde kalırız dediler. Deseler ne olacak biraz kalabalıklaştık asansörün kapısı kapandı. Biz üst kata gideceğiz alışveriş merkezinin çıkışı üstte.
KUŞ – Asansördekiler hemen sormuştur ne var bunun içinde canlı hayvan var mı diye yoklama çekmişlerdir.
TAVŞAN – Daha önemli bir piyango çıktı.
KUŞ – Ne piyango biletimi almıştın.
TAVŞAN – Yok asansör bileti aldım. Tak, bir gürültü asansör arızalandı. Palas pandıras bir kargaşa çıktı.
KUŞ – Solucan yemiş kadar sevindim şimdi çok iyi olmuş. Tosunumun asansörde kaldığına sende sevinmişsindir. Sevinmemmi abidik gubidik oynamaya başladım. Arada oynamayı bırakıp uğultuları dinliyordum.
TAVŞAN – Bende kendimi havuç tarlasında gibi hissettim. Öyle sevindim ki bilemezsin. Abı hayat suyu içsem bu kadar mutlu olmazdım. Hep bizimi abluka altına alacaklar birazda kendileri kapana kısılsınlarda bize
yaptıkları işkencenin farkına varsınlar. Birazda asansör onlara “hasbora raxbora” yapsında biz seyredelim.
KUŞ – Hokus pokusun yeni adı değilmi “hasbora raxbora” bende duymaya başladım. Çok kaldınız mı asansörde. Ne oldu anlatsana.
TAVŞAN – evet hokus pokus eskiyince yeni buldukları slogan hasbora raxbora oldu. Neler oldu şimdi ona geçeyim. Önce asansörün gerçekten bozulup bozulmadığını yokladılar kapıyı ittiler.
KUŞ – Tombalanın çıktığını anladılar desene.
TAVŞAN – Yok daha henüz tombala çıkmadı.
KUŞ – Birinci çinkola desene şuna. Nasıl “abuli” olduklarını görmek isterdim. Daralmalarını ruhsal sıkıntılarını seyretmek zevkli olurdu.
TAVŞAN – Evet birinci çinko çıktı.
KUŞ – Ben bebekliğimden beri çinko’ya çinkola diyorum. Önce çinkola sonra tombala olmuyor mu?
TAVŞAN – Yok önce birinci çinkola sonra ikinci çinkola en sonda tombalaaa…
KUŞ – Asansör dizisinde ne oldu sen onu anlat. Kolay anlatman için hatırlatma yapabilirim. Asansörde kaldıklarını anlayınca çinkola diye bağırdılar.
TAVŞAN – İkinci çinko çıktı. Şöyle ki 23 Nisan bayram olduğu için görevli yokmuş haberi geldi.
KUŞ – Oh! Solucanın yanına birazda böcek koy desene şuna.
TAVŞAN – Haklısın kuş kardeş yemin ederim sevinmene hak veriyorum adamlar bizi çıkarları için kafeslere, kutulara koyuyorlar.
KUŞ – Güzel konuştun takdir ettim şimdi seni.
TAVŞAN – Acılanmak yerine kendimizi avutmaya çalışıyoruz. Dertlerini unutmak için iyi teselli ediyorsun bu yüzden bende seni takdir ediyorum.
HIZLI KİTAP YAZMAYI KESTİRMEDEN ÖĞRENECEĞİZ
Şimdi fabl yazarken durup düşünsek kitabımız yarım kalacaktır. Yazar olamayanlar kitap yazmaya başladıklarında dört dörtlük olsun isterler. Bu en baştan yapılan hatalarımız yazar olmamızı engelleyecektir. Kitap yazmaya devam edelim. Şimdilik açıklamalı cümleler ve diğer incelikleri bilerek kullanmayacağız. Çünkü kafamızı karıştırır. Bunun sonucunda kitap yazmaktan gözümüz korkar.
TAVŞAN – İkinci çinkoladan sonra ne olacak sence
KUŞ – Oh, oh tombala hem de ne tombala
TAVŞAN – Ayıp oluyor terbiyeli ol öyle kötü hareket yapma
KUŞ – Tombala nasıl çıktı söylesene
TAVŞAN – Asansörün halatı koptuğu haberi gelince tombala çıktı.
KUŞ – açıkçasını söylemem gerekirse koptum ben! Bu demektir ki tosunlarım en az bir saat kerempetede kalacaklar.
TAVŞAN – Evet bir saat sürer dediler. Kesinlikle senin dediğin gibi konuşuldu konuşulmasına da. Senin sevinme anında kullandığın “kerempete” sözcüğü ne demek.
KUŞ – Denizin kenarlarındaki bodur ağaçların açık saman rengi olan çiçeklerin olduğu bölgelere deniyormuş dağların üst taraflarına da kerempe diyorlardı. Asıl kelime kerempe olmasına rağmen dedem domino oynarken taşın dört taraftan sıkışmasına kerempete derdi. Tombala çıkmış gibi sevinirdi.
TAVŞAN – Tavlada mars olmak gibi bir şey olduğunu anladım.
KUŞ – Evet, evet tam dediğin anlamda doğru anladın.
TAVŞAN – Sen tecrübelisin yaşlısın kaç yaşındasın?
KUŞ – Annem kızıyor yaşımı söylememe o yüzden söylemeyeceğim.
TAVŞAN – Hı, hı bu espriyi nerden buldun.
KUŞ – Moralim iyi olduğu zamanlar bulurum ben. Kerempe kelimesini sordun ya, kardeşlerimden birisi yaramazlık yaparsa zorluk çıkarırsa huzursuzluk yaparsa annem şöyle derdi. Git biraz kerempeye doğru uç; açıl, aklın başına gelsin ciğerlerine temiz hava dolsun.
TAVŞAN – Afakî konuşmayıp konuya dönersek asansörü yarım olarak açtılar. Kapının yarısı yukarda yarısı aşağıda kaldı biz aradan indik.
KUŞ – Peki, ikinci alışveriş merkezine yetiştiniz mi?
TAVŞAN – Yetiştik
KUŞ – Tosunum; kapalı yerde kalmanın zor olduğunu anlayınca sana iyi davranmıştır.
TAVŞAN – Aynı yanımdaymışsın gibi bildin.
KUŞ – Geçmiş olsun diyemeyeceğim ders olsun insanlara.
TAVŞAN – Şimdi adaletten bahsediyoruz ya adliyelerin girişlerinde bir heykel var biliyorsun.
KUŞ – Themis ablayı diyorsun sen onu bana sor. O bizim gökyüzünün tanrısı sayılan gaianın kızıdır. Biz kuşgillerden olduğumuz için bizimde sevdiğimiz ulvi varlıktır onlar.
TAVŞAN – Bildiğim kadarıyla gaia yeryüzünün de tanrısı sayılıyor. Annem dua ederken gaia bizi korusun bu sene bolluk olsun bol bol havuçlarımız olsun derdi.
KUŞ – Themis adalet ve kanun tanrıçasıdır.
TAVŞAN – Onun için bir elinde kılıç bir elinde terazi var öylemi
KUŞ – Evet terazi adaletin eşit olarak sunulmasını anlatır. Kılıç ise suçluları kesmeyi anlatır.
TAVŞAN – Abi themisde öyle güzel öyle güzel ki be piyastos olası geliyor insanın içinden.
KUŞ – Piyastosun ne olduğunu biliyor musun?
TAVŞAN – Boş ver ne olduğunu
KUŞ – Piyastos kolpacıların yakalanmasına deniyor. Daha doğrusu kolpacılardan birisi yakalandı mı piyastos oldu diyorlar.
TAVŞAN – Themisin ayağının altında yılan mı var ejderhamı
KUŞ – Bırak yılanı ejderhayı ya güzel şeylerden bahset.
TAVŞAN – Themisin heykelinin gözleri kapalı olmasının nedeni ne peki biliyor musun söyle bakalım.
KUŞ – Doğru suçu kim yaparsa yapsın ceza verilmelidir. Gözleri açık olsa aaa bu benim yandaşım bu suç yapsa bile ceza vermemeliyim demesin diye gözleri kapalıdır.
TAVŞAN – Biz hiçbir ayrım yapmayız suçu kuşta işlerse tavşanda işlerse cezasını veririz demek olduğuna göre çok harika
KUŞ – Ayağının altında da ne olursa olsun ceza veririz adalet her şeyden üstündür anlamına gelebilir. Adalet eşit dağıtılmalıdır.
TAVŞAN – Nerde o adalet. Ah, ah!
KUŞ – Adalet benim eski mahallemde oturan bir kızdı evlendi şimdi aynı sokakta 14 numarada oturuyor.
TAVŞAN – Oraya gelin mi gitti
KUŞ – Evet adalet şimdi 14 numarada oturuyor.
KARAKTERLERİ KONUŞTURMA TEKNİKLERİ
Kendimizi kitapta kullandığımız karakterlerin yerine koyarak esinleneceğiz. Yazarken esinlenme anında biraz düşünebiliriz. Böyle durumlarda betimleme kullanmalısınız. TAVŞAN – Seni kapalı kutuya koyduklarında altına yapıyor musun neden soruyorum dersen ben her seferinde altıma kaçırıyorum.
KUŞ – Sorma ben daha kutuya konmayı duyunca altıma yapıyorum.
TAVŞAN – Hiç sorguladın mı bu acılar neden diye
KUŞ – Bu dünyada sesini çıkarmayanı sindirirler. He, he, ha!
TAVŞAN – Kesinlikle haklısın. Koysunlar ya kediyi veya köpeği
KUŞ – Kedinin yeni doğanını bile koyamazlar valla onları ısırır.
TAVŞAN – Bu devirde siyah tavşan olarak dünyaya geleceksin. O zaman bu acıları çekmezsin.
KUŞ – Bende karga olmayı isterdim. Kargaları da gösteri hayvanı yapmıyorlar.
TAVŞAN – Birde kurbanlık hayvanlar var
KUŞ – Ama onlar bir kere kurban gidip kurtuluyorlar biz sürekli çürüme içersindeyiz.
TAVŞAN – Sonuçta hepimiz bir yerlerde kurban gidiyoruz.
Kurban konusunda annem bana şöyle derdi.
KUŞ – Kurban bayramı konusunda mı?
TAVŞAN – Yok, yok kurban edilen hayvanlar konusunda.
KUŞ – Ne diyordu annen.
TAVŞAN – Kesilen kurban edilen hayvanlar ölmüyor başka bir yerde dünyaya geliyorlar derdi.
KUŞ – Annenin dediği doğruysa boğazları kesilirken acıda çekmezler.
TAVŞAN – Hiç düşünmemiştim inşallah öyledir.
KUŞ – Haklısın onların işleri çok zor.
KİTABIN ANA KONUSU NASIL OLMALI
Kitabın ana konusunu biraz ortalara alabilirsiniz. Şimdi bizde öyle yapacağız.
TAVŞAN – Bu gösteriye başladığımdan beri en çokta neye kızıyorum biliyor musun?
KUŞ – Neye kızıyorsun.
TAVŞAN – Seninde başına çok gelmiştir onun için anlatıyorum.
KUŞ – Bende çok şeylere kızıyorum.
TAVŞAN – Benim kızdığım nokta şöyle; yolda giderken dur bir bakayım tavşan yaşıyor mu? öldü mü diye kafesi açıp bana bakıyorlar.
KUŞ – Bende aynı sorunları yaşıyorum. Örneğin otobüste gidiyoruz. İneceğimiz yerde indikten sonra benim evimi deprem olur gibi sallıyorlar.
TAVŞAN – Nasıl yani
KUŞ – Evimin kapısını açmak yerine ölüp ölmediğimi anlamak için yapıyorlar. Bende sarsıntıdan uyanıp zelzelemi oldu diye sağa sola koşunca ölmemiş be deyip yola devam ediyoruz.
TAVŞAN – Bende tam uykuya dalıyorum. “A! Ölmüş herhalde be” demeleri yok mu çok zoruma gidiyor. Uyku sersemi olduğum için ne yapacağımı şaşırıyorum.
KUŞ – Biz kuşlar genelde ayakta uyuduğumuz için ilk bakışta “taklaya” gelmediğimizi anlıyorlar.
TAVŞAN – Neye seviniyorum biliyor musun?
KUŞ – Neye
TAVŞAN – Bu gösteri hayvanları kullanan hiçbir sanatçı iflah olmuyor. Ben hiç duymadım.
KUŞ – Olmaz tabi olmasınlar daha da beter olsunlar; onlara mı acıyorsun.
TAVŞAN – Ne acıyacağım ya!
KUŞ – “A! Ölmüş hareket etmiyor bu hayvan”
TAVŞAN – Esprilerin güzeldi. “A! Ölmüş mü” ha, ha!
KUŞ – Tavşan kardeş sohbete daldık soramadım. Sen ne zamandan beri gösteri hayvanısın
TAVŞAN – Ben 15 gün ya sen
KUŞ – Beş aydır
TAVŞAN – Bak insanların kendi ellerine veya ayaklarına minik bir kıymık Batsa hemen ellerine büyüteci alıyorlar onu çıkarıyorlar.
KUŞ – Kendilerine gelince öyle bize gelince böyle.
TAVŞAN – Buraya neden gelmiştin ki!
KUŞ – Senin sahibine hem tavşan hem kuş getir demişler.
TAVŞAN – Anladım bugün ikimiz birden işkence göreceğiz.
KUŞ – Evet doğru haklısın. Birde şu kural söz konusu beni koyacakları kutu büyük mü küçük mü onu bilmiyorum.
TAVŞAN – Seni kuş tavası dedikleri bir alet var ona koyarlar. Gördüğüm kadarıyla çok küçük bir şey.
KUŞ – Senin sahibinin bekletme süresi ne kadar.
TAVŞAN – Bekletme huyu yokta beni kutuya koyduktan sonra biraz konuşuyor o kadar. Tavşanlar ne yer vs dedikten sonra kutuyu açıyor.
KUŞ – Benim sahibimle bir televizyon çekimine gittik öldüm, öldüm dirildim.
TAVŞAN – Uzun zaman kapalı kaldın değil mi?
KUŞ – “Annemin ağzıma koyduğu yemekler burnumdan geldi.”
TAVŞAN – Vah, vah.
KUŞ – “A! Ölmüş herhalde”
TAVŞAN – Öldü, öldü.
KUŞ – Şaka bir yana Allah hepimize yardım etsin.
TAVŞAN – Kuş kardeş geçenlerde bir kitap okudum kitabın ismi “jonglör sanatının teknikleri” kitapta bizi ilgilendirecek bir bölüm vardı.
KUŞ – Kitabın yazarı kimdi neden sordum diyecek olursan bende ateşbazlık sanatının teknikleri kitabının çıktığını öğrendim. İnternet sayfama göndermişler.
TAVŞAN – Jonglör sanatının teknikleri kitabının yazarı hasbora Güzelrüzgar.
KUŞ – Evet tamam ateşbaz kitabını yazanda hasbora.
TAVŞAN – İkisini de o yazmış demek ki
KUŞ – Sen okuduğun kitapta bizi ilgilendiren önemli bir konu var demiştin neydi o anlatır mısın?
KİTABI ÇEKİCİ HALE GETİRMENİN TEKNİKLERİ
TAVŞAN – Evet ya dikkatimi çekti yazılanlar. Kitapta şöyle yazıyordu. Jonglör sanatının asıl gerçek tarihi dört milyon yıl öncesine dayanmaktadır. Yine evrenimizin yaşadığımız dünyanın ilk sanatlarından kabul edilen müzik sanatı da jonglör gösterilerinde kullanılmıştır. Araştırmalarımda şu bilgilere de ulaştım. İlk sirk bu dönemde kurulmuş evcilleştirilen hayvanların gösterileriyle birlikte jonglör ve akrobasi showları da yapılmıştır. İlk gösteriye çıkarılan hayvanında köpek olduğu bilimsel araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Köpekten sonra diğer hayvanlarında sirklerde çalıştığı bilinmektedir.
KUŞ – ilginç
TAVŞAN – Vay önce köpekleri pusuya düşürmüşler görüyor musun?
KUŞ – Sonrada bize sıra gelmiş kader.
TAVŞAN – Babam hep derdi kuşlar gibi istediğin yere uçacaksın. İstediğin meyveyi yiyeceksin. Gelsin de görsün kuşlar ne durumda.
KUŞ – İllüzyonistler bizim için pano yapmışlar ismine de kuş fırlatma oyunu diyorlar. Çoğumuzun başında aynı figan var.
TAVŞAN – Her şeyin hayırlısı ben biraz uyuyacağım. Ben uyuyunca sakın; “Aaa! Ölmüş herhalde be” filan diye şaka yapma olumu? Korkuyorum.
KUŞ – Vallahi benimde uykumu getirdin esnemeye başladım. İyi uykular.
TAVŞAN – İçersine konduğumuz kafeslere, kıskaçlara, çirkeflikler ve engellere, günden güne daraltılan çemberlere, önümüze çekilen setlere rağmen yaşam yinede güzel be kuş kardeş.
KUŞ – “A! Ölmüş herhalde ” şaka, şaka iyi uykular rüyanda havuç gör.
TAVŞAN – Haklısın bu çürümelere, cerahatlere, pusulara kafayı takarsak daha kötü olacağız.
FABL YAZARKEN
Yazdığımız fabl burada bitti. Sizler sadece fabl değil roman, hikâye
Masal, tiyatro, öykü, dizi oyunları ve komedi kitapları yazabilirsiniz. Fabl kitaplarının da diğer kitaplar gibi yaş gurupları vardır. Sizler istediğiniz şekilde planlarınızı yaparsınız.
Dünyada milyonlarca hayvan var sizlerde istediğiniz hayvanlarla ilgili fabllar yazıp kitaplaştırabilirsiniz. Sizlerle birlikte yazdığımız “a, ölmüş herhalde” fablın ise hayvan karakteri vardı. Genellikle iki hayvan konuşturulur. Sizler kendi yazacağınız fabllarda hayvan sayısını çoğaltabilirsiniz. İsterseniz bir bitki ile bir hayvan ile ilgili fabllarda yazabilir hatta cansız nesneleri de fabllarınıza katabilirsiniz. Kendinizi fabldaki baş aktörün yerine koyarsanız fablınız tamamlanmış olur. Fablınız çok kaliteli olur.
MASAL KİTAPLARI YAZMANIN PÜF NOKTALARI
Masal dünyası hayal demektir. En kolay yazılan edebiyat türlerinden birisi masal kitaplarıdır. Dilek mağaralarının dolup taştığı ülkemizde masal kitabı yazmak asla zor olmaz. Masal kitabı yazmanın temel tekniklerine gelince diğer kitapları nasıl yazıyorsak tümü geçerli diyebiliriz. İnsanların hayal dünyalarında kahramanlar önemlidir. yazdığınız masal kitaplarında idealist ihtişamlı kahramanlara yer vermeye özen gösteriniz. İnsanların hayal ürünlerine önem verdiğini düzenlediğim sanat kültür festivallerinde anlamıştım. Sahne gösteri performans sanatları festivalinde neredeyse en ilgi gören etkinlik dilek ağacı etkinliğiydi. Her yıl şubat ayında genel koordinatörlüğünü yaptığım festivalin birincisine tesadüf olarak dilek ağacı koymuştum. Şubat ayında ağaç budama işleri çok olur. festival düzenlediğim kültür merkezinin bahçesindeki ağaçlar budanıyordu. Bu dallardan bir kaçını alıp bu dilek ağacı dediğimde festival unutulmuş herkes dilek ağacının etrafında toplanmıştı. www.hasbora.net/festival.html
BAŞKALARI İÇİN YAŞAMANIN VERDİĞİ MUTLULUK
Birazda ben yaşamalıyım sözünü asla etmezler. Kendi sevdikleri ortam olsa bile mutlu olamazlar; Çünkü onların tek düşüncesi başkaları için yaşamaktır. Başka türlü asla mutlu olamazlar. Örneğin, çocuğu varsa tüm yaşantılarını çocukları için planlarlar. Kendilerine sunulan gezi, eğlence, tatil onları ilgilendirmez. Her şey çocukları içindir. Başkaları için yaşamaya alıştırılan insanların mutlulukları vardır. En doğru cevap şu olacaktır. Nedir derseniz başkalarını mutlu etmektir. Bu tür insanlara olanaklar tanınır, faydalanacakları eşyalar verilir, ancak, kendileri kullanmazlar. Hemen kime vereceklerini düşünürler ve verirler. Bu tür insanlar sosyolojik, psikolojik olarak araştırıldıklarında; çocukluktan beri başkalarına hizmetin en doğru yol olduğu öğretilmiştir. Nasıl öğretildiğine gelince gayet basit anlatılabilir. Sürekli aynı davranışları gösterilerek alışkanlığa dönüştürülmüştür. Bu tür insanların tek mutlulukları başkalarını mutlu etmektir. Arada bir ruh, beden, duygular ve düşünceleri ile çatışmaya girse de başkalarına iyilik etmeden hayatını sürdüremez.
HER TÜR KİTAP YAZMANIN YOLLARI
Kitap yazmanızı engellemek için size dayatılan kurallara aldırış etmeyiniz. Şimdi size aktaracağımız konu her tür kitaba uygundur. Siz kolayınıza gelen kitap modelinden başlayınız. Yazılarınızı bitirdikten sonra sınıflandırmaya önem veriniz. Paragrafların hepsi yerli yerinde mi iyice kontrol ediniz. Gerek görürseniz yerlerini hemen değiştiriniz. Hem kadın hem de erkek artık dünyamızda çok özgürler. Hal böyle olunca da önce evlendiler boşandılar laflarını daha sık duyacağız. Evliliklerin kısa sürmesinin nedenleri arasında hiç konuşulmayan bir incelik bulunmaktadır “Önceleri boşanmalar azdı” bu doğrudur. Neden mi derseniz hemen onu yazalım. Özgürlükler kısıtlıydı, insan hakları ve iş olanakları kesinlikle yoktu. Baskı unsuru ön sıralardaydı. Ayrı bir evde yaşama kavramı diye bir kural yoktu. Bunu yapanlar az sayıda olsa bile kötü kadın sayılırdı. Eş ayrıldığında kalabalık bir ortama gitmek zorundaydı. Bu kalabalık ortamda hangi ağır sorumluluğun, baskının ve eziyetin kendisini beklediğinden haberi vardı. Bu yüzden boşanmak yerine zorda olsa evliliği tercih ediyordu. Şimdi ise planlarını yapıyor kimsenin karışamayacağı bir eve yalnız başına yerleşiyor.
ÇİFTÇİ VE SİYASETÇİ KİTAPLARI YAZMANIN KURALLARI
Politikacıların seçim dönemlerinde yaşadıkları koşuşturmacaları ruh dünyaları seçmenlerle ile iletişimleri de dahil tüm olaylar dikkat çekecek kitap konularıdır. Gerçektende siyasetçiler seçim anlarında çiftçilerden daha yoğun olurlar. Nasıl çiftçiler hasat zamanlarında düğünde dahil tüm sosyal faaliyetlerini erteleyip ürünlerini toplamaya odaklanıyorsa adaylarda düğünlerini ve tatillerini seçim sonrasına bırakırlar. Siyasete sanatçı ve yazar olarak bir dönem bende katıldım. Bu yüzden çok iyi biliyorum. İlçe başkanlığı yaptığım dönemlerde seçimler olurdu. Sabah beşte uyanıp geç saatlere kadar siyasetle uğraşırdım. O dönemlerde şunu bile gözlemledim. Büyük siyasetçilerde öylesine hırs vardı ki seçim koşuşturmacalarını başarılı bir şekilde sürdürebilmek için çoğu zaman yemek bile yemezlerdi. Çok acıktıklarında aparatif sandaviçlerle idare ederlerdi. Çiftçiler gibi hasat sonunda inanılmaz olanaklara kavuşacaklarını biliyorlardı. Çiftçiler hasadı topladıktan sonra onbir ay hızlı tempo ile çalışmazlar. Siyasetçiler ise en az dört sene rahat edeceklerini çok iyi biliyorlardı.
TİYATRO OYUNLARI YAZMANIN YOLLARI
Enterasan ve ilginç olan konularda tiyatro oyunları yazmayacaksanız başka konuda kitaplara yöneliniz. Nemi anlatmak istiyorum işte size basin bir tanımlama dünyada her insan elde edemediğiyle uğraşır. Örneğin; ben sahne sanatlarından illüzyon,akrobasi ateşbazlık showları sunmaktayım. Rahat bir yaşam sürmekteyim. Cok mutlu olduğum için bilgi ve birikimlerimin insanlığa faydası olmasını istedim. Diğer insanlarda sanatçı olsun diye sanat öğreten kitaplar yazdım. Kitaplarım ilgi görünce daha çok para kazanmaya başladım. Ben bu kazandığım paraları hayatım boyunca yapamadığım şeylere harcamaktayım. Her insan aynıdır özlediklerine gitmek ister. İnsanlar neden tiyatroya az gidiyor? Hatta neden hiç gitmediklerini analiz edelim. insanların tiyatroya ihtiyaçları yok ki! neden mi? zaten kendileri tiyatro oynuyorlar. İnsanlar tiyatroda olan sahnelerin hepsini kendisi günlük yaşamında uyguluyor. Bu yüzden tiyatroya zaman ayırmasına gerek kalmıyor. İnsanların bir çoğu yalanlarla yapmacıklarla dolu bir yaşam sürmektedir. Bu yapaycılık neden kırılamıyor çoğunluğun işine geliyorda ondan.
Not: “Hal böyle olunca salonlarda seyirciden çok sanatçı ve görevli oluyor.”
ÖLÜM VE TİYATRO
Bazı insanlar sağlıklarında görüşmeye zaman ayırmadıkları yakınları öldüğünde cenazelerine gidip kendilerine verilen rolü eksiksizce hemde profosyonel bir tiyatro üstadı gibi yerine getirmekteler. İşte bu yüzden insanların birçoğu tiyatroya ihtiyaç hissetmemektedir. Bu tür cenaze törenlerinde ölenden çok cenaze merasiminde kimler yok bunlar konuşulup kınanma çalışmaları yapılır.
YAZARLIKTA DÜĞMELERE ÇOK BASMANIZ GEREKİR
Düğme denince politika akla gelmektedir. Siyasetteki bunalımları anlatan düğmelerden bahsetmiyorum. Bu sefer birileri değil siz düğmeye basacaksınız. Düğmelerin bir tanesinin ismini verebilirim. Yazarlıkla işkencenin ne alakası var demeyin. Düğmelerimizden birinin adı işkence düğmesi isterseniz diğer düğmelere basmadan önce bu düğmeye basalım bakalım neler olacak. İnsanlar alışverişlerini yapıyor hani derler ya güllük gülistanlık bir ortam öyle bir ortam düşünün. Her şey süt liman; ne dalga ne anafor ne de fırtına nede derin güneş yanıkları acısı var. Düğmeye basılınca ne olacak tahmin etmek çok zor. İnanın tam olarak ben bile bilmiyorum. Uzun boylu benim kadar yakışıklı değil de aynı benim gibi siyah saçlı babayiğit bir adam birilerine el kol hareketi yapıyor. Önce bir kişi sopa ile adama saldırıyor. Olayı ilk görenler bak, bak şu adam sopa ile birine vurmaya başladı. Saldırıya uğrayan adamın cesaretli olduğu her halinden belli biraz geriye doğru kaçıyor. Üzerindeki ceketi çıkarıp kendisine sopa ile saldıran adamı durdurma planı yaptığı belli. Gerçektende ceketini sopaya doğru uzatıp yakalıyor. Bu esnada küfürler ederek başka birisi kavgaya dâhil oluyor. Bana benzeyen adamın ayaklarına doğru hücum ediyor. Derken üç kişi oluyorlar adamı öldüresiye dövmeye başlıyorlar. Büyük bir kalabalık kavganın etrafında çember oluşturuyor. Saldıranların adamı olduğu belli olan iki üç kişi daha ortalıkta beliriyor. Ama yerde kan revan içinde kalan adama saldırmıyorlar. Bir tanesi sinirli bir şekilde vuracakmış gibi arada bir boşa tekme sallıyor. Diğerleri vur, vur diye destek veriyor. Seyreden herkes gibi aklından bir şeyler geçiriyor. Saldırıya uğrayan adam acaba bunu hak etti mi. Bu adam kesin ölür. Horoz dövüşü seyreder gibi eğlenerek seyredenler bile var. Olay Türkiye’de yaşandığı için polisin gelmeyeceğini kesinlikle biliyorlar. Sonrasında öyle ilginç durumlar yaşandı ki inanın anlatamam. Biraz nefes alıp ara verdiğimiz kitap nasıl yazılır konusuna geçelim. Kitaplarınıza böyle saldırgan kahramanlar aldıysanız benim yazdığım gibi sıradan anlatım yapmayınız. Tüm okurlarınızı kaybedersiniz. Kimse kitabınızı okumaz. Bu kavganın içersine kadın ve çocuk çığlıkları katmalısınız. Hiç olmasa bir iki kişi seyrederken fenalık geçirmelidir ki okurlar şaşırsınlar heyecanlansınlar. Bağrışmaları figanları feryatları küfürleşmeleri okurlar aynen yaşamalıdır. Kitabınızı okuyanlar korkudan kendilerine bir saldırı olacak diye kitabınızı okumayı bırakıp kaçmalıdır. Yoksa kitaplarınızı kimsecikler satın almaz.
KİTAPLARINIZDA KENDİNİZDEN BAHSEDİNİZ
Örneğin ben kendi özelliğimden bahsedeyim. Bunu neden yazacağımı en baştan söyleyebilirim. İşin içinde siz yoksanız orada olmayınız. Kitap fuarlarına kendim nasıl yazar olurum düşüncesiyle gidiniz. Bendede şöyle bir huy bulunmaktadır. Bu konuyu desteklediği için kendimden bir örnek verebilirim. Futbol oynamadığım için hiç mi hiç maç seyeretmiyorum ilgilenmiyorum. Nasıl olsa ben bu işte yoğum neden onları seyredeyim diye düşünenlerdenim. her yazdığım şeyi ispatlayan bir yazar olduğum kesinlikle bir gerçektir okurlarımda bunu bilirler. Bana deseler ki üç büyük takımda tek birer tane futbolcu say hatırı sayılır parayı veya ödülü kazan deseler bilmediğim için kazanamam. Hatta soruyu biraz kolaylaştırın da ödülümü kazanayım desem ve şu soruyu sorsalar yine başaramam. Söyle bakalım ilk üç büyük takımın isimleri hangileridir. İnanın onu da bilemem.
KİTAP SATIŞLARI NASIL ÇOĞALIR
Kitap fuarlarına okurlar değil yazarlar imza atar. Filan okur gelecek sözlerini asla duyamazsınız. Ama ünlü yazar hasbora sizlerle olacak kitaplarını imzalayacak gösteriler sunacak anonslarına afişlerine duyurularına kesinlikle rastlarsınız. Bunu şöyle düşünebiliriz. Karagöz hacı vat oyunlarına seyirci çok gelsin diye çığırtkanlar olurdu. Bunlar oyunu bir türlü başlatmazlardı. Bunları minibüs şoförlerinin hınca hınç yolcu almalarına rağmen halen yolcu almak için çaba gösterişlerine benzetebilirsiniz. Veya boğaz gezilerine yolcu alan gemi örneğinde ki gibidir. Nerdeyse akşama kadar bekleme hevesindeki biletçiler gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Gemi bir türlü hareket etmemektedir. Onlarda sürekli gezi güzel geçecek birazdan kalkacağız teraneleriyle zaman geçirirler. Kitap fuarlarında da ünlü yazar veya kitap yazan sanatçının geleceği sözel olarak fuar alanlarında anlatılır. Amaç kendi kitap satışlarını çoğalmaktır.
FELSEFE VE SENARYO KİTAPLARI NASIL YAZARIM
IRKÇILIĞIN DUMANI TÜTERKEN
Irkçılık & Ayrımcılık & Soykırım & Bölücülük
Irkçılığın temel nedenleri özel olma arzusundan kaynaklanmaktadır. İnsanlar ayrımcılık yaparak kendisini güvende olacağını düşünür. Konuyu anlaşılır hale getirecek olursak şu örnek yerinde olacaktır. Üst kademede olanlar diğer insanlarla birlikte yemek yemezler. Onlar özel bölümlerde yemek yerler. Diğerlerinden kendilerini üstün görürler.
Bölücülüğün dünyadan hiçbir zaman için silinmeyeceğini şu sözlerle ispatlayabiliriz. İnsanların büyük bir çoğunluğu daha açık yazacak olursak tamamına yakını ellerine fırsat geçtiğinde kesinlikle çevresine kötü davranmaktadırlar.
Irkçılıkta da aynı sistem işlemektedir. Bir ırk kendisini diğerlerine karşı daha imtiyazlı hisseder. İşte bu davranış figürleri ırk savaşlarının başlangıcıdır. Bu davranışlar içersinde yetişen çocukların beyinlerine ırkçılığın bir hak olduğu yerleşir. O çocuk büyüdüğünde büyükleri gibi saldırgan olmaktadır.
HAYVANLARDA IRKÇILIK
Yaşadığımız dünyada bir ırk diğerini tamamen yok etmek için toplu kıyımlara başvurmuştur. Irkçılık hayvanlar arasında da olduğu bilim adamları tarafından tespit edilmiştir. Hayvan gurupları arasında kendilerine benzemeyen veya az benzeyen hayvanlar arasında saldırganlıklar tespit edilmiştir. Çoğunlukta olan hayvan gurupları kendilerine benzemeyen hayvanları yok etme çabasına girmişlerdir.
Özet: Bitkilerde bile durum aynıdır.
BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI DİRENİŞ
Irkçılığın yaygın olduğu devletlerdeki genel yapı tam tersine gelişmiştir. Yok, edilmek istenen ırklar varoluş savaşlarını daha etkili bir şekilde verdikleri için yok olmamıştır. Soykırımla karşı karşıya kalan bu ırklar kendi aralarında örgütlenerek diğer azınlıkları da korumak için ırkçılık karşıtı örgütler kurmuşlardır. Bu örgütlerin çalışmaları yok edilmek istenen ırklarına saldırıları azaltmaktır. Şimdiye kadar yazmış ve yayınlamış olduğum kitaplarımın hepsini müstear isimlerle yayınladım.
Hasbora Güzelrüzgar Hasan Hüseyin kahverengi gibi isimler kullandım.
KENDİ KENDİLERİNİ ASİMİLE EDEN TOPLULUKLAR
Irk ayrımlarını ilk araştırmaya başladığımda ırklar arasında görsel farklar haricinde hiçbir üstünlük olmadığıdır. Görünüş olarak farklı olmaları birbirleriyle çatışmalarına neden olmuştur.
Renk olarak birbirlerinden farkı olmayan birbirlerine tıpatıp benzeyen sadece düşünce ve davranış olarak ayrılan topluluklarda şöyle durumlar gelişmiştir.
Konu anlaşılması için önce şunu açıklayalım. Soykırımlarda isim değiştirme zorunluluğu ve baskısı vardır. Bu durum dünyamızda çok sık yaşanmaktadır. Çoğunluk tarafından İsmini değiştirmeyenler katledilirler.
Şimdi kendi kendiliğinden teslim olanları anlatacağız. Gerçek inançlarını gizleyip çoğunluğa benzeme çabası içersine girenler ibadetlerinide çoğunluğa benzetirler. Görünüşlerini de onlara benzetip yaşantısını sürdürmek zorunda kalan guruplarda vardır. Bu gurupların sonu şu şekilde gelişmiştir. Basit bir örnekle izah edelim. Bir il düşünelim. Yüz bin nüfuslu bunun çoğunluğu baskıcı bir ırka mensup diğer azınlık ise baskıya alıştırılmak veya kendiliğinden razı olan diğer bir ırk olarak kabul edelim.
Elli yıl boyunca baskıya razı olan ırk zamanla kendi kendisini diğer ırka uydurmaktadır. Basit bir açıklama ile çocuğun dedesi baskıya alıştırılmak istenen guruptaydı ama diğer gurup gibi davrandığı için kendi inançlarını yok saydı. Baskıcı olan ırk diğer ırkı kendisine benzeterek azaltmış oluyor. Böylece azınlık durumuna düşen ırk daha da pasifize ve azalmış oluyor. Diğer yandaşları da baskıya razı olup herhangi bir direnç göstermediği için bitme konumuna geliyorlar.
MİSAFİRLİK VE TİYATRO
Misafirliklerde çoğunlukla kaliteli yemekler verilir. Misafirlere üstün görünmek için ziyafetlere harcanan ziyan edilen paraların yanısıra verilen uğraşlarıda hesaba katarsanız yapaycılığın ruhumuza, bedenimize ve duygularımıza ne kadar zarar verdiğini anlayabiliriz. İnsanlar hergün yenen yemeklere doyduğu için o güne mahsus masraflar edilerek özel yemekler hazırlanır. Dünyamızda rol yapmayan çocuk bile olsa dışlanmaktadır. Hergün bulamadığı yemeği gören ailedeki çocuk özgürce nefis yemekleri yemeye kalkışınca ailesinden önce uyarı alıyor. Çocuk özlediği yemekleri yemeğe devam ederse sert uyarı alıyor. Burada asıl görevimiz nedir çocuğumuza özlediği yemekleri sunmak değilmidir. Biz çocuğumuza sevdiği yemekleri verme görevini bir kenara terk edip bize verilen yapay rolü oygulayarak sosyal erozyonlara yol açıyoruz bu çürümenin nedeni aynısını bizlerde yaşadık. Öğrenmenin tek yolu vardır. Tekrarlar sonucunda alışkanlığa dönüşme sistemi en bilinenidir. Konumuza geçelim. Çocuk neden uyarı aldı diye kendimizi sorgularsak verilen rolü iyi oynamadığı içindir. Şunu iyi bilmeliyiz çocuğun asıl ihtiyacı yemek yemektir rol yapmak değildir. Bu çocuk daha sonra tiyatro yönetmeni yani aile reisi oluncada çocuklarına aynı davranışı gösteriyor. Nedenide en iyi marifetin kendi ailene özen göstermenin yanlış olduğu başkalarına hizmetin doğru olduğunu öğrendi. Asıl baş aktörün gelen misafirlere rol yapmak olduğunu gördü. Konunun önemini kavradı ve bu oyunda başrolu kapmanın tüyolarını anladı. Bu yanlışları neden yapıyoruz diye kendimizi sorgularsak her şey ortaya çıkacaktır. Tiyatrolar ne zaman dolar bu sorunun cevabı aslında çok açık.
Biz günlük hayatta rol yapmayı bırakırsak o zaman tiyatroya özlem duyar tiyatroya gideriz. Yukarıda sadece misafirliklerde yapılan rollerden bahsettik hayatımızın her pikselinde her anında birçoğumuz başrol oynuyoruz. Sizler yazar olduğunuzda, buna benzer konulardan kitaplar yazmanızın dünya halkına sonsuz faydaları olacaktır.
NEDEN KİTAP YAZMALIYIM
1- Kitap yazmak insanı gençleştirir.
2- Okumak ise başta gözler olmak üzere beş duyuyu çökertir.
3- Dünyada yeni bir sınıflaşma başladı, yazar olanlar ve yazar olmayanlar.
4- Taktir toplamak, kendinizi kolay tanıtmak, lider ve başkan olmak için kitap yazmalısınız.
5- Kitap alan değil yazan ve satan kazanır.
6- Artık durumlar değişti, kariyeri karizmayı kitap okuyanlar değil yazanlar kazanıyor.
7- Başarıya ulaşmak istiyorsanız kitap yazınız. Gerçek neşe kitap okumakta değil yazmaktadır.
8- Kitap almanın değil yazmanın peşine düşünüz. Kitap yazmak farklılık oluşturduğu için önemsenirsiniz.
NASIL YAZAR OLUNUR
Kitap yazmanın en bilinen yolunu yazalım. Kitabın konusunu illüzyon olarak kabul edelim. İllüzyon kitapları yazmaya başladığımda profesyonel illüzyon sanatçısıydım. Sanatımı uzun yıllardan beri yapmaktaydım. Kitap yazarken hiç zorlanma ve tıkanma yaşamadım. Oysa sanata sadece birkaç yılımı verseydim beş on sayfa yazınca duraklardım. Kitap yazarken yazmak istediğiniz konuyu ruh dünyanızda yaşayınız. Böyle yaptığınızda sayfalarca yazdığınıza siz bile şaşıracaksınız. Kitabınızda size aktarılan konulara uyarsanız kesinlikle başarılı olacaksınız. Ruh dünyanız geceleri daha aktiftir kendinizi zorlamadan yazabilirsiniz. Gündüz yazmanız gerekiyorsa ortamınızı geceye dönüştürünüz. Başarılı olmak tüm eksiklerimizi tamamlamakla olur. İnsanların bazıları neden başarısız olurlar. Eksiklerini tamamlamadıkları için.
NOT: Kitabınızı yazarken gayretli olunuz ve devamlı yazınız. Şu gerçeği yazalım yazmaya devam ederseniz yazar olursunuz.
YAZAR OLMANIN TEKNİKLERİ KURALLARI VE SİSTEMLERİ
Yazacaklarımızı önce ruhumuz ve bedenimiz görmelidir. Ne yazacaksak yazmadan önce duymamız gereklidir, duyduklarımız çok önemlidir. Biz yazarlar duyduklarımızı daha kolay kitaplaştırırız. Birde şu önemlidir; yaşadıklarımızı yazmalıyız. Daha açık söylersek yaşarken ruhumuz duygularımız düşüncelerimiz hareket halinde olduğu için her şeyi daha net anlarız. Bize ne kadar anlatılsa da güzel bir çiçeğin kokusunu yaşamadan öğrenemeyiz. İşte kitap yazmanın gerçek sırrı buradadır. Güzel yemekler yemezsek bu konuyu kitabımızda aktaramayız. Bizler bu olaylara dikkat ettiğimiz için kitap yazma becerimiz olmaktadır. Sizlerde yukarıda verilenlere dikkat ederseniz harika söz öbekleri ve cümlelerden oluşan ilgi ile okunan kitaplar yazmayı başaracaksınız.
Not: Yazacağınız kitap bir sinema veya dizide sahnelenecekse çok uzun cümleler olmamalıdır. Çok uzun ve karmaşık oyunları hiçbir yönetmen istemez. Oyunu oynayacak olan oyuncularda ezberlemekte zorluk çekerler. Dünyamızda en çok tutulan oyunlar kısa cümleli olan oyunlardır.
HAYAT KURTARAN KİTAPLAR YAZABİLİRSİNİZ
Tatil bölgesinde denize giriyordum. Denize girilen yer dehşet kalabalıktı. Yüzlerce insan deniz kenarındaydı. Hayatımda gördüğüm en kirli ve pis bir denizdi. Biraz ilerisindeki kayalık alan bom boştu. Buranın teklikeli olduğu için boş olduğu aklıma gelmemişti. Akrobat olduğum için kayalıkların arasından kolaylıkla denize ulaşmıştım. Aklımdan şunları geçiriyordum. Diğerleri bu kayalıkları aşamadığı için yosunlu kirli denizde yüzüyorlar ben ise tertemiz bölümdeyim. Hesap hatası yaptığımı hissetmeye başlamıştım. Çocukluğumda duyduğum anafor gibi bir durumla karşı karşıyaydım. Deniz beni içine çekmekteydi. Çok iyi bir yüzücü olduğum için bütün gücümle karaya ulaşmaya çabaladım. Ölümün dehşet yüzünü görüyordum. Çok büyük hata yaptığımı anlamıştım. İmdat çığlıklarım ne derece yüksek olursa o derece beni duyacaklarını anlamıştım. Biraz önce anlattığım gibi insanların olduğu bölüm epeyce uzaktaydı. Denizi karşıdan karşıya geçmeyi başarmış birisi olarak kısa mesafeyi yüzüp karaya ulaşamıyordum. En korkunç olaylar olmaya başlamıştı. Su yutmaya başlamıştım. Bu olayı hiç kimseye anlatmadım. Şu anda yaşadıklarımı betimlemeli anlatsam bu kitap iki yüz sayfalık korku kitabı olur. Dehşet bir andı. Böyle bir riski göze almamalıydım. Bu anlattıklarım hastaneden ayıldıktan sonra aklıma gelenler olduğunu söylediğimde her şey anlaşılacaktır. Ama en çokta şunu merak etmiştim. Beni kim ve nasıl kurtardılar bilmiyorum. Sadece o bölgede polis dalgıçların olduğunu duymuştum. Tehlikelerden agnostik yapılardan uzak duruyorum. Her insanın anlatamadığı anıları olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda yazar olmanın avantajlı olduğuna inanıyorum. Anlatamadıklarını yazarak deşarz olabiliyorsun.
Medyanın klasik haberlerine konu olacaktım. Sanatçı yazar Hasbora Güzelrüzgar dalgalara yenildi girdiği denizden çıkamadı. Bu deyimler arasında rol aldığım dizileri televizyon proğramlarımı tefrika edeceklerdi.
NESİR NASIL YAZILIR
KİMSE AĞLAMASIN
Büyük deden büyük savaşta şehit oldu diyorlardı.
Savaşlardan söz açılınca üzülüp ağlıyorlardı.
Benim ölmemem için dualar ediyorlardı.
Benim öleceğimi belki de hiç tahmin etmiyorlardı.
Yetim kalan çocuğumun torunu olursa
Büyük deden küçük savaşa gitti öldü diyecekler mi?
Şehit dedeme hep içimden ağlıyordum.
Kimse ağlamasın bana çünkü çok huzur duyuyorum.
ŞİİR YAZMA TÜYOLARI
Nitelikli ve özellikli şiirler nasıl yazılır şimdi onları yazacağız. Şiir yazmak için bile bu tekniklere ihtiyaç duyabilirsiniz. Eğer esinlendiğiniz kurgular şiir yazmak için bir malzemeyse kesinlikle not alınız. Edebiyat türleri arasın da şiir hiçbir zaman bekletilmez hemen yazmalısınız. Diğer görseller ise not alınıp sonra değerlendirilebilir. Siz bir seyahat yapıyorsunuz gezi çok hoşunuza gitti çokta mutlusunuz hemen bir şiir yazabilirsiniz. Daha sonra şiirinizde değişiklikler oluşturabilirsiniz. Son halini verip yayınlarsınız. Kolay anlaşılır bir tanımlama yazacak olursak bir festivali gezerken ilginç guruplar görebilirsiniz onların davranışlarını önemli bir an olarak düşünürseniz bunları not alabilirsiniz. Kitabınızda bir festival sahnesi varsa tekrar festivaller nasıl olur festivallerde neler yaşanır diye düşünmenize gerek kalmadan üstelikte gerçekçi olan yaklaşımlarınızı şiir kitabınıza aktarırsınız.
Not: Anlatımlarınızın sade, anlaşılır ve açıklamalı olmasına dikkat ediniz.
ATA SÖZLERİ NASIL YAZILIR
Atasözü yazmanın kurallarıda çok basittir. Yaşarken nelere tanık olduysanız o anları tek tümce ile anlatınız. Örneğin insanların çoğunluğu alacak verecek davaları ile iç içedirler. Yakınlarına borç verip itilafa düşen milyonlarca insan vardır. şimdi bu anlattıklarımızı değişik bir perspektiften seyrederek ata sözü yazalım. (“KAYIPLARIN ÇOĞU KAZANMA YOLUNDA OLUR”) Gerçektende borç verenlerin bir kısmı kazanmak için borç vermiş ve sonrasında tuzağa düşmüştür. Para kaptıranların asıl amaçları para kazanmaktır.
BORÇ YA KORKUDAN YADA MENFAATTEN VERİLİR
Borç verenlerin büyük bir kısmının hedefi kendi çıkarlarıdır. Örneğin ticari işlerin veya dostluklarının daha iyi süreceğini düşünerek borç verenlere sizlerde rastlamışsınızdır. Başka bir çok çıkarlar doğrultusunda insanlar birbirlerine borç verirler. Bunun ispatı ise gayet kolaydır. Balya balya paraları birilerine borç vermeyi göze alan birey borç vermeye giderken yolda gördüğü hatta açlıktan bayılacak durumda olana neden bir yemek parası vermez. Çünkü ondan korkmaz. Çünkü ondan menfaatı asla yoktur.
BORCUNU ALMAK İÇİN DEĞİL BORÇ VERMEMEK İÇİN ÇABA SARF ET
Kaptırılan paranın peşine düşerek kendisini yıpratanlara hepimiz rastlamışızdır. Bu tür bireyler asıl işlerinden geri kaldıklarının farkına bile varmazlar.
(“MUTLU İNSAN ARIYORSAN VİCDAN DUYGUSUNA İNANAN İNSAN BUL.”)
İçtenlikle vicdan var diyorsa hiç mutsuzluk yaşamamıştır.
Terörün derinlerinliklerinde cezasız kalan kötülükler vardır.
(“TERÖRÜN DERİNLERİNLİKLERİNDE CEZASIZ KALAN KÖTÜLÜKLER VARDIR.”)
Bireye veya bir topluluğa verilen acılara yöneticiler dur demez ise ileride ortaya çıkan terör olaylarına dur dese bile engellenemez.
Bir iki sene çalışılıp öğrenilemiyorsa işte o meslektir.
KORKU VE MENFAAT EVLENİRSE SAYGI DOĞAR
Korku ortamları saygı oluşturmaya yeter. Birde bu gidişe çıkarlar eklenirse saygı güçlenir. Ya çıkarlara ya da korkuya teslim olan çok insan vardır.
Kazanmak tüm kötülükleri bitirir
OKUMANIN SOSYOLOJİK, PSİKOLOJİK, EKONOMİK ZARARLARI
Kitaplar diğer eşyalara göre çok yer tutarlar. Kitaplar çok olunca çöp ev bile olma tehlikesi atlatırız. Bu yazılar sizi hem yazar yapacak hem de tehlikelerden koruyacaktır. Önerilerimiz; yazmayı düşündüğünüz kitap konusunu seçtiğinizde, bilgilerinizi saklamayınız. Kendi kitabınızı Yazarken cömert olmaya özen gösteriniz. Başkalarının kitaplarını okurken ise cimri olunuz. Kitap yazınız, ama kitap okumayınız. Kitap okumanın yüz tane zararı var desem yalan söylemiş olurum. Kitap okumanın sekiz yüz dokuz yüz taneden fazla zararı vardır. Sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve siyasi zararları ise alt başlıklarla toplarsak kitap okumanın zararları bini geçecektir. Bir kere kitap okursan yazarın görüşleri altında ezilmek zorundasın. Çok kitap okuyanlar karmaşık düşüncelere kapılırlar. Bunun ispatı gayet basittir. Nasıl çok yemek yediğimizde mideniz ağrıyor ruhsal sıkıntılar yaşıyorsak kitaplarda insan beynini çökertir. Çok kitap okuyanların kafaları karma karışıktır. Hep kitap okumayı düşünürler. Yazmak kesinlikle akıllarına gelmez.
YAZARIN KISKACINDAN KURTULUN
Adam klavyenin tuşlarını elde etmiş istediği şekilde seni tuşa getirebiliyor. Kitabı yazan dur arkadaş bu yanlış deme şansını sana vermiyor. Söyle bakalım bu doğrumu bunu ispatla deme şansın yok. Sivil toplum kuruluşlarının yani derneklerin vakıfların vs toplantılarında bile bir saat aval, aval yöneticileri dinlersin konuşmaları bitince gayret ve çaba göstermene rağmen seni konuşturmazlar. Kitap okurken de aynıdır tek cümle konuşmanız imkânsızdır.
YAZAR OLDUĞUMDA BİLMEM GEREKENLER
Yazar için sizin görüşleriniz önemli değil ki o sadece kitabını satıp kariyerini yapacak para kazanacak tanınırlık seviyesini yükseltecektir. Sizin hiçbir öneminiz yoktur. Toplantılardaki amaçların içersinde de siz asla yoksunuz. O toplantıya gelenler kendimi nasıl yükseltirim ne kadar çok konuşurum diye geliyor. Olaylardaki amaçlar çok önemlidir. Hayattaki tüm davranışlarımız amaçlarımızın ekseninde döner. İleride yazar olduğunuzda ne anlatmak istediğimi daha iyi algılayacaksınız. Sizlerde kendi gözlemlerinizi analizlerinizi okurlarla paylaşıp onlara faydalı olacaksınız.
Not: Kitap okumanın zararlarını ispata her zaman için hazırım. Birkaç gün rüya kitabı okuyun kafanızın nasıl karıştığını anlayacaksınız. Hayatınızda kesinlikle negatif olaylar olacaktır. Diğer kitaplarda aynı rüya kitapları gibi okuyanı çürütür.
OKUR OLMANIN ZARARLARI
Yazarların toplantılarına kitap tanıtımlarına hiç katıldınız mı bilmiyorum ama kesinlikle uzak durunuz. Neden mi; aynı dernek toplantıları gibi hep şefler konuşacak sen onları alkışlayacaksın. Alkış az veya yavaş yaparsan yumuşatılmış şekilde de olsa uyarı alacaksın. Biz bu kadar az alkış beklemiyorduk sözleri ise yeni moda oldu. Sana kimse konuşma hakkı vermeyecek. İçten içe eriyeceksin. Hiç olmasa yanımdakine bir cümle konuşup deşarj oluyum diye düşündüğünüzde ise sanki askeri bölgeye geçmişin gibi yanına gelip hey! Sen nerde olduğunu sanıyorsun seni dışarı atarım bir daha aynı suçu işleme burada bir düzen var konuşması gerekenler belli dinlemesi gerekenler belli denildiği zaman ne yapacağını şaşırırsın. Konuşmaları kitap okur gibi dinlersin konuşma bittimi salondan kolaylıkla çıkacağınızı sanıyorsanız yanıldınız. En az beş konuşmacıya plaket verilecek sizde hepsini alkışlayacaksınız. Birde hayatında ilk defa plaket alanlara rastladıysanız durum daha da kaotikleşecektir. E, Böyle sosyal yaşamda örnek vermek serbest; şimdi kendimden bir örnek vereyim. Ben bir kitap satın aldığımda, kendimi en az beş gol yemiş gibi hissediyorum. Başka bir tanımlama bulamadığım için bu örneği verdim. Artık gol yemek istemediğim için kitap satın almak yerine kendim kitap yazıyorum. Baktım işler iyi gidiyor, yazmış olduğum kitaplar sayesinde değişik coğrafyalarda tatil yapabiliyorum neden sizlerde yapmayasınız ki diye düşündüm. Sizlerde kitap yazın kazançlı çıkmanız dileğiyle.
FELSEFESEL KİTAP YAZMA KONULARI
Dünyada özgür yaşayan çok az insan var. Bir siyasi partiye üye olanlar kesinlikle özgür olamazlar. Azınlıktaysak özgürlük yine yoktur. Öteki toplumun kurallarına uymak zorunda kalırız. Başkalarının çıkarına olan kanunlarda bizi dar alana hapseder. Geçindirmekle sorumlu olduğumuz ailemiz varsa durumlar daha karmaşık bir hal alır. Mevki ve makamımız varsa hiç analiz etmemize gerek kalmaz. Sorumluluğumuz neyse onu yerine getirmek zorunda kalıtız. İşadamı olduğumuzu düşünsek bile durumlar fazla değişmeyecektir. O zamanda bizimle kontak kurmazlar korkusuyla renk belli edemeyiz. Sizce nerede kaldı özgürlükler! Yüzdelerin içersine saklandılar. Yüzde kaç özgürüz onu bulup yükseltmeye çalışmalıyız. Ticarette siyasette sanatta esnek davranmak kuralı vardır. Bu davranış biçimi insanların özgürlüğünü yarı yarıya daraltmaktadır. Çocuklar ve yaşlılar hiç özgür sayılmazlar. Çocuklar uyarı alarak büyürler. Yaşlılarda eleştirilirim düşüncesiyle özgürlüklere yanaşmazlar. Peki, kimler daha fazla özgürdürler?
YAZILMAYAN ÖLÜM ŞİİRİ
(BEN ÖLÜNCE NELER OLACAK)
Ağırlaşsamda herkes taşıyacak
Bedenim defnedilecek çabucak
Alacaklılarım paralarını alacak
Mirascılarım çok karlı çıkacak
Cimriler bile yol parası harcayacak
Herkes hasbora nerde diye bakınacak
Dünyada sorumluluğum kalmayacak
Yemekler yenecek dualar okunacak
Not: Felsefe kitaplarınızda öylemi olmalı böylemi olmalı olabilirmi olamazmı gibi kararsız ve ürkek yazılar yazmayınız. Okurlar bu tür tümceleri olan kitapları önemsemezler. Yazarı bilgisiz görürler.
ÖDÜL ALAN YAZARIN KITABI HİÇ SATMADI
Yazar kitabını yayınladıktan sonra reklamlarını da yapıp ne kadar satılacak diye beklemiş. Reklamlarında bu kitap çok güzel kesinlikle okuyunuz diye özel cümlelerde kullanmayı ihmal etmemiş. Bir yandan ise kitabının satış rekoru kıracağını düşünmeye devam etmiş. Kitabın pazarlamasını kırsal kesim dâhil tüm coğrafyalarda yapmış. Kitabını bir türlü beğenen yokmuş. Kitabı alan dağıtıcılar ve kitapevleri kitap satılmıyor diye geri vermeye kalkışmışlar. Kitabı yazıp ve dağıtımını yapan yazar kitaplarını geri almayınca kitabı satın alanların bazıları parasız vermiş bazıları ise yazarı kötülemek için propaganda yapmışlar. “dünyanın en berbat kitabı” diyenden tutunda “buyurun dolandırıcı bir yazarın kitabı parasız olarak satılıyor” diyenlere kadar onlarca karalamalar yapmışlar. Bunun üzerine medyacının biri “kim acaba bu yazarlığı çürütmeye çalışan şarlatan diye düşünüp satılmayan kitabın yazarının yanına gitmiş. Yazarın konuşmalarından eğitimli birisi olduğunu anlayan medyacı meraklanmaya başlamış siz ne iş yapıyorsunuz. Kitabı yazmadan önce nelerle meşgul oldunuz diye sormuş. Kitabı hiç yazılmayan yazar şu cevabı vermiş. Ben felsefe mezunuyum elde ettiğim kitapların sayısı son saydığımda on sekiz bin tanedir. Birçoğunu da okudum ve halen kitap okumaya devam ediyorum. Bu son yazdığım kitapta ülkemizin en büyük yazarlarından birisine aittir. Onun kitabını aynen yayınladım. Çünkü sonucu biliyordum. Hiç kimse okumayacak. Okuyanlarda asla beğenmeyecekti. Bende kanıtlamak istediğim konuları felsefi açıdan gözler önüne sermek istedim.
Not: Size aktarılan olay gerçek yaşanmıştır. İspatı olan belgeleri saklıyorum.
ÜNLÜ YAZARIN YAZDIKLARI KALİTELİMİ DEĞİL Mİ?
İşte sonuç; en çok satan hatta dünya coğrafyalarından hatırı sayılır ödüller alan yazarın yazdığı kitap hiç satmıyor. Kitabı yayınladığımda aşağıdaki sorular yanıt bulmamıştı. Olay olduğu dönemde sizlerle paylaştım.
1- Buradan çıkan sonuçlar sizce neler siz yeni yazarlar olarak daha iyi yorumlarsınız.
2- Benim merak ettiğim devlet bu yazara “intihal” yani yayınlanmış bir kitabı kopyalayıp kendi ismiyle yayınlayanlara verilen cezayı vermeli mi?
Gerçek yazar kitabını korsanlaştırana uyarı yapacak mı göreceğiz.
Kitabı kopyalayan bir şeyleri ispatladı mı şimdi ben size bir soru sormak istiyorum.
Peki, şimdiden sonra ünlü yazarın yazdığı kitapların satışı artar mı? Azalır mı?
Yine daha ilginç bir soru yayınlanan kitapların durumu ne olacak!
İnsanlar a! Bu kitap değersiz değilmiş medyanın söylediğine göre ünlü yazarınmış. Üstelikte noktasına virgülüne kadar asıl kitabın aynısıymış acaba kitabı okusak mı diyecekler veya başka bir davranış mı sergileyecekler.
Bu tür davranışlar çoğalırsa durum ne olur edebiyat dünyası sarsılır mı yoksa çökme derecesine gelir mi?
Daha şimdiden bilim adamları ikiye bölündü. Konuyu kapatmak isteyenler kadar incelenmesi ve tartışılmasının iyi olacağı görüşünde olanlarda var.
Bu konuyu gündeme getiren tam anlamıyla yayın dünyasında infial uyandıran ilk kitabını kopya olarak çıkaran şahıs şimdi kendisi kitap yazsa satış grafiği yüksek mi olur yoksa ilk kitabı gibi fiyaskoyla mı sonuçlanır.
Not: Benim bu olaya yorumum. Kitap sektöründe çok mu çok ilginç şeyler dönüyor.
ÇOK SATAN KİTAP KONULARI İLE İLGİLİ PÜF NOKTALAR
İnsanlar en çok hangi kitapları okurlar. Şimdi size bu tüyoları yazacağız. Merak duygusu her insanda vardır. Başkalarının ulaşamayacağı bilgileri öğrenmek isterler. Ben müstear adım olan ‘hasan hüseyin kahverengi’ ile kitaplar yayınladım. Muhbirlerin anıları muhbirlik gerçeği kitabı yazdım. Kitabım hatırı sayılır oranda ilgi gördü. Neden mi muhbirlik merak edilen konuların arasında olduğu için. “Kolpacılık ve zarfçı mafya” adlı kitabım en çok baskı yaptığım kitaplarımın arasındadır. Kolpacılık ve mafyacılıkta gizemini her dönem korumuştur. Sizler merak edilecek konuları araştırıp o yönde kitaplar yazarsanız kazançlı çıkarsınız.
YAZARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR
Kesinlikle çok gerekmediği ortamlar haricinde aynı kelimeleri ve söz öbeklerini kullanmayınız. Size önerilen başarı teknikleri ticarette, sanatta, siyasette, iş ve eğitim hayatında, aynı işlemektedir. Hayatınızın her pikselinde tekrarlar zararlıdır. Şimdi başarı ile ilgili yazı yazalım. Başarının en anlaşılır ve kabul gören anlamı kazanmak isteneni elde etmek demektir. Hemen nasıl başarılı olabilirsinize geçelim. Başarılı olabilmemizin en kolay yolu değer verilecek konuma gelmektir. İşte burada çok önemli bir tüyo bulunmaktadır. Siz kim tarafından tercih edilmek istiyorsanız kendinizi onun yerine koyunuz. Siz olsaydınız sizin konumunuzdaki birine önem verir miydiniz? Böyle yaklaşırsanız eksiklerinizi daha kolay bulursunuz. Konunun daha iyi anlaşılması için siz kendi şirketinize bir müdür almanız gerekse nasıl özellikleri olmasını istersiniz. Yabancı dil bilen, teknolojik gelişmeleri gözlemlemeyi seven, kendini geliştirmiş yetenekleri olan bireyi müdür yaparsınız. Yazacağınız kitabı da kendinizi okur yerine koyarak yazınız. Rolleri değiştirip siz bir işyerine müdür olmak istiyorsanız seçilmek için hemen eksiklerinizi tamamlayınız. Anlaşıldığı gibi sadece kendi coğrafyamızda değil tüm dünya coğrafyalarında insanların diline pelesenk olan hatta deyim ve atasözü olmuş söz öbekleri vardır. Beni müdür yapmadılar hasborayı müdür olarak seçtiler müdürlük benim hakkımdı. E, böyle, sen kendini müdürlüğe hazırlamazsan seni seçmezler. Torpil, iltimas, adam kayırma gibi hainlikler dünyamızdan hiçbir zamanda yok olmayacaktır bu doğrudur. Ama şu bir gerçektir kimse donanımsız bir insanı uzun zaman idareci olarak tutmaz, tutsa bile kesinlikle kendisi zarar eder. Okurlarımın beni neden sevdiğini biliyorum. Nereden biliyorsunuz derseniz, gönderdikleri e postalardan, telefon görüşmelerimizden ve kitap imza günlerindeki buluşmalarımızdan biliyorum. Birçoğu yazdığınız yazıları fikirleri ispatlıyorsunuz. Tartışma ve spekülasyon oluşturmuyorsunuz demekteler. Bu yüzden tüm yazdığım sözleri ispatlamaktayım. Tüm yazdıklarım gerçek olduğu için okur kitlesi oluşturabiliyorum.
Özel not: Neden şimdi sizde bir başarı kitabı yazmayasınız ki! Başarı konusunun istediğiniz yönünü gözler önüne serebilirsiniz.
GERİLİM KİTAPLARI YAZMA TEKNİKLERİ
Siz kitaplarınızda yazı yazarken gerilimi arttırdıkça arttırmalısınız. Bunun için şiir yazarken kullandığım yöntemdenbahsedeceğim. Bu yöntemi gerilim yazılarınızda kullanabilirsiniz. Şiir yazarken ben önce konu ile kelimeleri taslak olarak yazıyorum. Sonrasında şiirim anlamlı oluyor. Gerilim kelimelerinizi bulun ve yazmaya başlayınız.
Ben şu an istesem de size gerilim kelimelerini yazamam. Bunun nedeni o kadar çok var ki! Bunları sizler bulup yazarsınız. Önemli olan teknikler ve yöntemleri öğrenmeniz.
YAZAR VE YAZARLIK NEDİR? MAKALE NASIL YAZILIR
Şimdi çok kısa olmak şartı ile yazar ve yazarlık konusuna değineceğiz. Önce şu soruyu size sormak istiyorum. Kış aylarında kar yağar ve ortalık bem beyaz olur. bu beyaz ortamı görenler beyazı görmezlikten gelip karakış geldi işte ispatı derler. Yazar anlatmak istediklerini en iyi şekilde aktarabilmesi için sadece kalem ve kâğıt kullanacağı için içsel becerilerini iyi kullanmalıdır. Yazarlık yazı yazma sanatıdır. Kitap yazmanın yanı sıra makaleler ve köşe yazısı yazmakta yazarlığın içersine girer. Yazarken jestler ve mimikler daha net söylemle beden dilini iyi bir şekilde yazarak anlatabilmeliyiz. Davranış modellerine önem vermeliyiz. Yazarlığı en güzel şekilde böyle anlatabiliriz. Duygu ve düşüncelerimizi anlatırken çok kelime bilirsek kitaplarımız çok ilgi görür.
Özet: Bildiğimiz kelimeleri yerli yerinde anlaşılır bir şekilde kullanırsak yazar oluruz.
MAKALE YAZMANIN TEKNİKLERİ TÜYOLARI VE TÜM JARGONLARI
BAŞARMALIYIZ BAŞARMAK ZORUNDAYIZ
Peki, kim başarmalı kim başarmak zorunda...
Ben mi hayır sadece ben değil.
Ailem mi başarmak zorunda hayır!
O halde bizim mahalle başarılı olmalı.
Yetmedi bulunduğumuz ilçe tamamen başarmak zorunda.
Kesinlikle sadece benim ilçem başarılı olursa az, bulunduğum il tamamen kenetlenmeli
Yaşadığım ülkenin tüm vilayetleri yani hepimiz başarmalıyız.
Bunların hepsi bizi bu bedbaht hale getirdi.
Hep bu ihmaller ve yanlış eğitimler insanları mutsuz etti bugün ki hale getirdi.
Yaşadığımız ülke değil tüm dünya devletleri tümü tüm insanlık başarmalı ve başarmak zorundadır.
Yoksa asla çözüme gidemeyiz. Yaşadığımız günlerin hepsinde dünyamızda yavaşlıklar zayıflıklar olur.
Bizler dur demezsek, dünya insanları olarak birlik olmazsak, biteriz çökeriz çürürüz. Yok, olma korkusuyla yaşarız. Ağır, ağır yaşadığımız dünyayı ve kendimizi tüm insanlıkla beraber tüm canlıları da yok ederiz.
Çözüm çocuk doğduğunda bu senin ilçenden şu senin ilinden bu bizim devletin insanı dememeliyiz.
Biraz önce yazdığım panoramanın sonucunu toplamını özetini öğretmeliyiz. Biz tüm dünya insanlarıyız. Biz hepimiz biriz hepimiz kan can taşıyoruz. Bu dünyada olumsuzluk olursa hepimizin canı inciniyor demeliyiz.
KARAMBOLLE YAZILAN MAKALELER
Tüm dünyada azınlıklar neden sorunlarla cedelleşiyorlar.
Demokrasi ile seçilen yöneticilerin olduğu ülkelerde azınlıklar asla sorun yaşamazlar diyenleriniz olacaktır.
Tam tersine azınlıklar bu medeni ülkelerde daha çok baskılara hedef oluyorlar.
Seçim olan ülkelerde denklem şu şekilde kuruluyor. Bu konulara merakım var, ve yakından ilgileniyorum.
Seçimi kazanmak isteyen lider o ülkede hangi kesim çok varsa ona yanaşıyor. Azınlığın temsilcileri seçimleri kesinlikle kazanamıyorlar.
Seçimi kazanan yönetici çoğunluğun istediğini zorunlu olarak uyguluyor.
Şimdi krallık olayını mercek altına alalım.
Totaliter eya vkrallık gibi yönetimlerde aynı şekilde gücün ve güçlünün yanında oluyorlar.
Her ne kadar kral olsa bile azınlığın kendisini kurtaramayacağını patinaj yapacağını ensesinde hissediyor. Çoğunluğun direktifi ile azınlığı yok ediyor.
Özcümle: Azınlıkların liderleri karambol oluşturup kazansa bile çaresiz kalıyor.
H. Güzelrüzgar
www.hasbora.net/yazar1-kitabi.html
www.hasbora.net/yazar2-kitabi.html
www.hasbora.net/yazar3-kitabi.html
www.hasbora.net/yazar4-kitabi.html
ÜSTAT SEN SOLCUSUN? ÜSTAT SAĞCISIN? ÜSTAT SEN AŞIKMISIN?
İnsanlar yazarları bir konu ile ilgili yazı yazdığında ne diyor. O konuyu yazar yaşamış gibi algılıyorlar.
Bir kalp doktoru kalp hastası olmasına gerek olmadan hastasının derin acılar yaşadığını bilir. Ve en iyi şekilde tedavi eder.
Veya bir polis hırsızların nasıl davrandığını bilmesi için hırsız olmasına gerek yok. Hırsızları yakalamayı bilir.
Örneğin benim şair olmanın yolları şiir yazma teknikleri kitabım var. Bu kitabımdan bir şiir okuduklarında o şiir aşk şiiri ise sen âşık mısın mesajları geliyor. Kitap fuarlarında ki okurlarım ne diyor. Hatta sen dehşet kara sevda yaşamışsın diyenlere bile rastladım.
www.hasbora.net/siir-kitabi.html
Veya gözlemlediğim analiz ettiğim bir politik yazı kaleme aldığımda sen koyu bir solcusun denebiliyor.
Örneğin politik gündem şu an nereye gidiyor. İleride sosyal ve ekonomik çöküşlerin olacağını 3-4 sene önce doğan çocuk bile biliyor.
Bu ekonomik bitişten insanları sosyal belediyelerin kurtaracağı kesinleşti. Herkes kendisini kurtarmak için modaya uyup kendisini destekleyecek olan sosyal belediyelere sarılacak.
Sizlere soruyorum bu gözlemi deneyimlerim sonucunda yazmam benin sosyal demokrat olduğumu mu gösteriyor.
Bunların ispatı tek tümceden ibarettir. Yazarlar sentezler sonucunda makale yazıp; kararı okura bırakırlar.
Yoksul evlerde çocuklar ve gençler büyüklerinden şu cümleleri duyuyorlar.
Şimdi ki parti bize gelen yardımları engelliyor. Diğeri ise bize iyilik edecekler.
Bu partiyi çıkış yolu olarak gören çocuk seçimlerde boyu yetişen yerlere sizce hangi bayrakları asar?
Gerisini sizler benden daha iyi biliyorsunuz.
www.hasbora.net/yazar4-kitabi.html
ÜNLÜ OLMANIN YOLLARI
Bana göre ekranda gösterileni idrak etmek saniyelerle olmaz. Ekranlarda en az yüz kez hatta uzun süreler gösterilen kareler insanlar tarafından hissedilir. Anlık bir iki kez seyredilen sahnelerin akıllarda kalıcılığı uzun sürmez.
Dizi ekranlarında rafta olan bir obje seyircinin dikkatini asla çekmez. Birçok insan ünlü olma yolunda şu hatayı yapmaktalar. Ben ekranlarda sürekli görünüyorum ama beni kimse hatırlamıyor demekteler. Bunlara en anlamlı cevap şu olacaktır. En az beş yüz kez görününce seyirci algısı oluşur.
Bu yazılanların ispatı şöyledir. Önemsediğimiz bir sanatçıyı düşünelim. Bu sanatçıyı ekranlarda en az yüz kez görmüşüzdür. Birde kitle iletişim araçlarının tümünde haber yapıldığını düşünürsek konu anlaşılacaktır.
Özcümle her başarı gibi ünlü olmakta sürekli mücadele gerektiren bir çalışmadır.
20 TON KARPUZ TEK ELDE TUTULABİLİR Mİ? VEYA 20 TON PATATES TEK CEBE SIĞAR MI?
Cevap evet. Üretim mantıklı olmalı. Bazen kitap imza günleri bazen ise sahne sanatları sunmak için bulunduğum şehirlerin dışına giderim. Gittiğimde benim kadar yakışıklı olmayan benden az kısa bir kardeşimle sohbet ettim. Bu tür konuşmalarda herkes merak ettiğini öğrenmek ister. Sanat aşığı olduğunu anladığım bireyin sorularını en mantıklı bir şekilde cevapladım. Yeni aldığı telefonundan gayet memnun olduğunu anlattı. Sohbetimizde bulunduğumuz ilde patates tarlalarının yok olduğunu hatta kimsenin patates üretmediğini söylediğinde inanmamıştım. Çünkü o il patatesle özdeşleşmiş adeta patatesle anılır olmuştu. Sonra gerçek olduğunu öğrendim. Halen patates yetiştirmeye devam etiklerini söylemişti. Ona şöyle dedim. 20 ton patates yetiştirmek zor mu kolay mı? . Konuyu iyi bildiği için betimlemeli bir şekilde zor olduğunu anlattı. Elindeki telefonu 20 ton patates sattığında ancak satın alabilirdi.
Teknolojiye teslim olursak tarım yapmak ne derece çözüm olur. Tonlarca sebze ve meyveyi yetiştirip birkaç yıl kullanacağımız elektronik eşyaya verirsek tarımın ne anlamı olur. Tarımı teşvik etmeden önce hava atmanın kötü olduğunu mu teşvik etsek acaba… Bir elektronik eşya almak için kaç ton karpuz satmak gerekiyor onu düşünüp bu makaleye ilginç bir başlık atabiliriz. Makale yazmak çok çok kolaydır. Yeter ki kodlarını algılayın. Bu makale en az beş on kez sesli olarak okunduktan sonra yayınlanmalıdır. Neden biz öyle yapmadık. Aşçılık öğreten okullarda yemeklerin yapım sırları anlatılır ve öğretilir. Lezzetli yemeklerin yapımı ve sunumu aşçı adaylarına bırakılır.
DENEYİM TECRÜBE KİTAPLARI NASIL YAZILIR?
Yazar olmak çok kolaydır. Yeter ki istekli olup biraz çabalayınız. Yaşantınızda başarılı olmak istiyorsanız size yanlış yapana bağırmak çağırmak yerine ondan uzak durunuz. Eğer bağırırsanız bir kere cezalandırmış olursunuz. Oysa hiç hukuka girmeyip irtibatı keserseniz her seferinde onu cezalandırmış olursunuz. Ticarette de durum aynıdır. Size iyi davranmayan satıcıyı uyarmak yerine ondan alışveriş etmeyiniz. Böyle davranırsanız her alışveriş etmediğinizde onu cezalandırmış sayılırsınız. Şimdi ne yazacağız dikkatlice okumanızı öneriyorum. Ben sahne sanatları ile ilgili kurslar vermekteyim. İllüzyon ve akrobasi kursları başta olmak üzere sanat öğretiyorum. Kursiyerler gelirler kurslarını alırlar. Daha net söylemle sanat öğrenirler. Bu kursiyerlerimin içersinde kurs gördükten sonra parasını geri isteyenlere bile rastladığım olmuştur. Sizce öğrenilen bir bilgi nasıl geri alınıp para ödenir. Siz olsanız ne yaparsınız. Ben kurs aldım öğrendim ama vazgeçiyorum paramı geri ödeyin dediklerinde, sende öğrendiklerini geri ver mi diyeceksiniz. Genelde iade edilen ürünler geri alınırken mağazacılar sağına soluna bakarlar kullanılmamışsa geri alırlar. Nedeni kırıp getirmiş olmasın diyedir. Aksesuarları varsa onlarında eksik olup olmadığını araştırırlar. Siz sunduğunuz bilgilerin iade alımını nasıl yapacaksınız. Nasıl kontrol edeceksiniz. Dünyamızda her türlü etkileme ve yönlendirmeler dönmektedir. Bunların tedbirleri alınmazsa sorunlar yumağı günden güne büyür. Yaşadığınız sürece ilginç durumlar gelişecektir, bu durumları not alıp topluma faydası olabilecek kitaplar yazınız.
YAZAR OLDUKTAN SONRA NASIL DAVRANMALIYIM
Yazar olduktan sonra yenici olmalısınız. Gereksiz eleştiriler sizi aşağılayacak davranışlar ve sorularla bile karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda diplomatik takılmalısınız. Yazılan yazılar ironik veya kara mizah, hele de komedi hiç değildir hepsi yaşanmış gerçeklerdir. Bu gerçeklerden bir tanesi de günlük gazete okuma manipülasyonudur. Amaç tek gazete parası ile daha çok gazete okumaktır. Çocuğu gazete alması için gazete bayisine gönderiyorlar. Gönderilirken okumayı istedikleri iki gazeteyi parasını ödeyerek satın aldırıyorlar. Çocuk istenen gazeteyi getiriyor gazete okunuyor okunduktan sonra gazete yanlış alınmış diyerek diğer iki gazete ile değiştiriliyorlar iki gazete parası ile dört gazete okunmuş olunuyor. Böyle durumlarda telaşa kapılan işyeri sahibi sorun yaşıyor. Ticaretin buna benzer yüzlerce sorunu bulunmaktadır. İkili ilişkilerin iyi yönetilmediği durumlarda ALLAH göstermesin gazetelerin üçüncü sayfasında işyeri sahibi ile müşteri hiç yoktan kavga ettiler. Birbirlerine zarar verdiler haberleri yazınca iki tarafta zararlı çıkmaktadır. Çözüm uzlaşmadan başka hiçbir şey değildir.
ANNE BABA ÇOCUK KİTAPLARI YAZALIM
Çocuk yetiştirmek daha basit anlatımla çocuk yapmak nedir. Hayatta insanı mutlu eden kavramlar vardır. Hayatınızdaki güzel anların yarısını çocuğa harcamanız gereklidir. Örneğin insanın her yaşta öğrenmeye ihtiyacı bulunmaktadır. Eğer çocuk varsa bu eğitim imkânsızdır. Gezme ihtiyacı sadece biz insanların değil hayvanlarında en sevdiği yaşam biçimidir. Çocuk olduğunda gezmemizi erteleriz. Eğlenceyi ise tamamen olmasa bile ihmal etmemiz gereklidir. Çünkü çocuğunuz vardır.
SORULARLA KİTAP KONULARI BULALIM
Evliliklerde bazen neden çocuk özlemi olmuyor ki; daha açık anlatımla çocuk yapmayan çiftler neden mutlular. Çocuk evliliklerde kesinlikle olmalıdır sözleri doğru olmasa düz hesap yüz bin (100.000) yıldan beri konuşulmazdı. Peki, nasıl oluyor da çocuksuz aileler mutlu bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. Çocuğun en az kaç kere çorabını giydireceksin, kaç kere yemeğini hazırlayacaksın vs zorluklarını yaşamadıkları için mi çok mutlular. Veya eşlerini çocuk olarak gördükleri için mi çocuğa gereksinim duymuyorlar. Çocuk özlemlerini bu yolla giderdikleri için mi çocuk istemiyorlar.
TOPLUMU İLGİLENDİREN KİTAPLAR
Öykü ve hikâyelerinizde şimdi yazacağımız konuları işleyebilirsiniz. Şu söz medyada çok tefrika edilmektedir. “Huzurevlerinde yatanların hepsinin çocuğu var, üstelikte büyük bir kısmının çocukları halkın istediği sanat ve mesleğe sahipler”. Yani halk terimiyle popüler kültüre sahipler. Buna rağmen ebeveynlerini huzur evlerine yatırmaktalar. Bunu bende gördüm ve anladım, çocukluğumuzda bize huzurevlerinde kalanların çocukları yok! Onun için orada yatıyorlar deniyordu. Bu sözlere inanmıştım. Huzurevlerine katkı amaçlı sanat faaliyetlerine başladığım senelerde yani 30 yıl kadar önce tanık oldum bu anlattıklarıma, önce benimle şakalaşıyorlar sanıyordum, inanamadım daha sonra gerçek olduğunu müdürlerden öğrendim. Hepsinin çocukları vardı.
ÇOCUK VE AİLE KONULARINDAN ÖYKÜLER YAZMAK
Her topluluğun bir yöneticisi vardır. Ailede bir topluluk olduğuna göre bir yönetici olmalıdır. Bu yönetici ilk sıralarda baba ve annedir. Daha sonra yöneticilik el değiştirir. Nasıl mı ailede bir çocuk dünyaya geldi mi bu çocuk yönetim sürecini eline geçirir. Artık aileye egemen olan birey çocuktan başkası değildir. Anne ve baba onun emri altında çalışanlar konumundadır. Ailedeki büyük veya küçük kazanımlar kesinlikle çocuk için harcanır. Çünkü o bir çocuktur, yanlış oldu o evin patronudur. Her şey onun ekseninde dönmelidir. Her şey benim eksenimde dönecek diyen çocuğa karşı çıkmak yasaktır. Anlaşılır bir örnek verebiliriz. Bazı ileri ülkelerde işe geç kalmanın cezası yoktur. Neden acaba diye bende merak etmiştim. Nedeni aslında çok açıkmış; işe geç gelme diye bir kanun olmadığı için ceza ve kural koymaya gerek kalmamış. İşe geç gelmeyen hiç olmayan bir yerde gereksiz yere bir kanun çıkarmak kimsenin aklına gelmemiş. Özetlersek çocuğun isteklerine karşı çıkma diye bir kural yoktur.
ATRAKSİYON VE ÇEKİCİ KİTAPLAR YAZMAK
Toplumun yaşam biçimlerini gözlemleyiniz ve bulduğunuz konuyu kitaplaştırınız. Yaptığımız bir izlenimi özetleyelim.
(“Pusuya düşmek istemeyen çocuk; tedbirini alır.”)
“Ticarette başarılı olmanın tekniklerinden birisi şudur. Hazırda anapara beklet kesinlikle kazançlı bir sektör piyasaya çıkar ve kazanırsın.” Bu sistemi uygulayan yüzlerce işadamı her dönemde bulunmaktadır. Elli yıl önce başlayıp son yıllarda altın çağını yaşayan özel huzurevleri önemini arttırmıştır. Sadece isimleri huzurevi değildir. İstirahat evi, dinlenme evi, hastane vs gibi isimlerde yüzlerce huzurevi kurulmaktadır. Anne ve babasını evden uzaklaştırmak isteyenler için ideal kuruluşlardır. Bu huzurevlerine anne ve babalarını gönderen aileler çocuk yapmaktan uzak durmaktadırlar. Kendileri ebeveynlerini huzurevine gönderdikleri için çok iyi bilmektedirler. Çocukları olduğunda kendileri de huzurevinin yolunu tutacaklardır. Bu insanların tek söyledikleri söz çocuklarım beni asla huzurevine atamayacaklar, Çünkü çocuklarım yok.
YAZAR OLABİLİR MİYİM? (YAZARLIĞIN PÜF NOKTALARI)
Her insan yazabilir. Sizler neden yazmayasınız ki! Şunu demek istiyorum. Sizlerin; yaşadığınız dünyaya bir eser bırakması dünyamıza huzura katkı sağlayacaktır. Gidişata daha yakından bakarsak sizlerin engin deneyimlerini belki de bu dünyada hiç kimse yaşamadı. Bu tecrübe ve bilgileriniz sizden sonra dünyaya gelenlere aydınlatıcı bir rehber olsa iyi olmaz mı? Bunun ispatı gerçekten çok açıktır, dünyamızda yazar aileler vardır. Yüz yıllardır yazarlıkla geçinmekteler. Yazarlığın tekniklerini öğrenince hiç sorun kalmıyor başarılı oluyorlar. Önemli olanın yazmanın metotlarını, yazın sanatının işleyişini ve oluşumunu öğrendiğinizde kolay yoldan yazar olacaksınız. Yazar olmanız için tüm önemli bilgiler size aşama, aşama aktarılacaktır. Hikâyenizdeki kadroları ve olayları planlayınız. Yeni konular yazacağım diye yola çıkınız. İstedikleriniz ihtiyaçlarınız önünüze çıkacaktır. İlk yazdığınız hikâyelerde kahraman sayısı beşi geçmemelidir. Dünyamızda bir milyondan fazla ana konu vardır.
Not: Kitaplarınızı yazarken düzgün anlatım ilkesini edininiz.
NESİR KİTAPLARI YAZMANIN JARGONLARI
Evet nesir kitapları yazmanında kuralları vardır. nesir yazıları kısmen şiirede benzerler.
“Benekli kertenkelenin "nesir" edebiyatı”
Sabah uyandığında gör yaşadığını
Tat enerji veren yiyeceklerini
Dinle veya söyle mutlu eden şarkıları
İster kar kokusu ister bahar kokusu
Uzakta yüksekte bile olsa dağlar
Topla tüm enerjini tırman güzelliklere
CESARET ÖZGÜRLÜK; ÖZGÜRLÜK İSE
CESARET DEMEKTİR
Özgür olmak için cesaret lazımdır.
Dünyanın en kıymetli olgusu özgürlüktür.
Özel ve değerli her şey bizden karşılık bekler.
Kayıplar olsa bile özgürlüğümüzü ele geçirdiğimizde huzurlu oluruz.
Savaşan direnen kahramanların iç dünyaları her zaman rahattır.
ANLATIM TÜRLERİNE GENEL BAKIŞ (KİTAP YAZMA DENEMESİ)
Toplumu ilgilendiren bir konu üzerinden kitap yazmanın tekniklerini öğreneceğiz. Bu bölümü okurken sizlerde kendinize bir konu bulup hemen ilk kitabınızı yazabilirsiniz. Dernekleri irdelerken bütün yazım tekniklerinin sırlarını yazacağız. Kitabınızda bir konuyu tüm ayrıntılarıyla anlatmanın bir yolu ise anlatıcıya bir yardımcı bulun. Daha net söylemle şunu demek istiyorum. Diyelim ki anlatıcı bir konuyu işlemeye başladı. Anlatıcıya soru soracak birisi olursa okur konuya daha fazla hâkim olur. Birazdan anlatıcı örneklerine rastlayacaksınız. Kitap yazarken yaşantınızda önem verdiğiniz ve araştırdığınız bir konuyu işleyebilirsiniz. Örneğin bu konu sivil toplum kuruluşları olabilir. Derneklerin birçoğu 5+5 sistemi ile yürümektedir. Derneklerde ilk beş yönetici kendisini tanıtma olanağı bulduğu için karlıdır. Hatta bu gidişattan memnun olduğu için derneğe parada vermektedirler. Peki diğer beş kişi kim derseniz hemen yazalım hem de bu beş kişi düz üyemi yöneticimi hatta üyemi bende merak etmekteyim. Dernekten faydalanan bu beş kişi alt yönetimde olmanın yanı sıra düz üyede olabilmektedir. Hatta hiç üye olmadığı durumlarda vardır. Ama dernekten faydalanmaktadır. İlk beş yöneticiyi gayet iyi anladık tanınırlık düzeylerini yükselterek bir üst yöneticiliklere geçecekler. Bu bir muhtarlık olabilir derneğin nüfuzuna göre yerel yönetici hatta milletvekili bile olabilmektedir. Gelelim diğer beş kişiye yönetimde olan derneğe para harcayan yöneticilerin başyardımcılarıdır bu beş kişi; bazıları derneğin binasında hizmet ederek kazanır. Bazıları derneğin genel ihtiyaçlarını karşılayarak faydalanır. Örneğin matbaacı veya o derneğin hangi ürün veya hizmete ihtiyacı varsa onu yerine getirerek kazançlı çıkar. Derneğin lokali varsa çalıştırır.
SIR TUTARAK YAZAR OLMAK
Kitabınızda yazacaklarınızı veya yazmayı düşündüğünüz fikir yorum görüş ve gözlemlerinizi topluma aktarmayınız kimse ile paylaşmayınız. Hemen anladınız. Siz yazıp yayınlamadan başkası yazar. Daha sonra yazsanız bile kitabınızdaki bilgiler sanki sıradan yazılarmış gibi algılanır. Kitabınıza yazıp yayınladıklarınızı ise ilgi uyandırma ve kitabınızın satış grafiğini yükseltme gayesi ile gündeme taşıyabilirsiniz. Şimdi bir örnek yazalım.
Dernekler tüm dünyada vardır. İnsanların büyük bir bölümü derneklerle ilgilenirler. Derneklerle ilgili kitaplar yazılırsa tutar. Şimdi ben dernekler konusundaki düşüncelerimi kitaplaştırmadan sosyal paylaşım sitelerinde yazarsam kitabımda yazmanın anlamı kalmayacaktır. Dernekleşmenin tehlikeleri ırkçılık ve satanizmdir: Şimdi anlatım modellerine gelelim. Yazarlığın en önemli sırlarından birisi de anlatımlardır.
Dernekler ırkçılığı tetikleyen en önemli faktördür. Tüm dünya coğrafyalarında ırkçılık derneklerin çoğalması düzleminde artmıştır. Özetleyecek olursak ırkçılık dernekleşmeler sonucunda başlar. Kurtarılmış bölgeler ve çatışmalar dernekleşmelerin çoğaldığı dönemlerde oluşur. Eğer bir dernek veya vakıf bir şahıs ismi ile kuruluyorsa topluma ne kadar faydalı olabilir ki! Bu kurulan derneğe o, şahsı sevenler üye olacaktır. Daha açık anlatımla şu örneğe ne dersiniz. Sizin kaldığınız semte bir dernek açılsa ve bu derneğin ismi de filan ilin filan ilçesinin kalkındırma ve geliştirme derneği olduğunu varsayalım. Siz o köyden değilseniz bu dernekte yeriniz olmayacaktır. Kurulan köy derneğinin ilçesinden olduğunuzu varsayalım bu seferde derneğin asıl sahipleri olan üyeler tarafından sorgulanacak ve ötekileştirileceksiniz. Bu bağlamda denklem kurmaya çalışsak bile dernekleşme yapısının karmaşıklığını çözemeyiz. Dernekçilik ayrıştırmak ve bölmek demektir. Dernekleşme ve guruplaşmalar önlenemediği durumlarda mafyalaşma, kolpacılık, ırkçılık hatta satanizm ülkelerin baş sorunu olacaktır.
ROMANTİZM VE AŞK KİTAPLARI YAZMANIN TEKNİKLERİ
maksimalist kadınlar ve romantizm adlı bir kitap yazmaya çalışalım. Kitap yazma kurallarını uygulamaya hem yerimiz hemde zamanımız olmadığı için çalakalem gidelim. Gerçek kitabı sizler yazacaksınız. Biz teknikleri ve kalıpları yazıyoruz. Erkeklerin ağır sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklar erkeklerdeki romantizmi sarsıntıya uğratır. Erkekler romantik olma çabasına hiç bir zaman girme gereği hissetmezler. Erkeklerin romantik olması ailenin yıkılması demektir. Bir erkek gerekmediği halde romantizme önem verirse aile kesinlikle dağılır. Kadınların romantikliğine gelince rahatlığın verdiği marjinal hareketlerin dışa yansımasıdır. Romantizm konusunda kadınlar maksimalist düşüncelere sahiptirler. Nemi demek istiyoruz gayet açık; insanlığın var oladuğu ilk yıllarda yaşanmış bir olayı yazalım.
Erkek ölüm tehlikesini göze alarak av hayvanlarını yakalayıp evine döner. Karısına tabiatın ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak düşüncesindedir. Karısı adamı kulaklarında vişnelerden yapılmış küpelerle karşılar. Kadının romantizmi neden ve nasıl azalıra gelince kadın yaşamın vahşi doğanın zorluklarıyla tanışınca diyebiliriz. Kadın karnını doyurmak için çıktığı ormanda saldırılarla karşılaşınca romantizmi unutur. Modern çağımızdada durum farklı değildir. Zor şartlarda çalışan kadınlar romantik değillerdir.
KİTABINIZIN ARAYÜZÜNDE İNİVASYONLAR OLUŞTURUNUZ
Örneğin sayfa numaralarını bir kalbin, bir çiçeğin içersine yerleştiriniz. Yayınladığım kitaplarda sayfa numaraları değişik açılarda bulunmaktadır. Örneğin ateşbazlık sanatının teknikleri kitabının numaralarını bir alevin içersindedir. Sizlerde kendinize özel tarzlar bulabilirsiniz. Nasıl derseniz aslında gayet kolay; derin düşünerek yapabilirsiniz. Buluş yapmak için çocuklar gibi özgür düşünmeniz yeterli olacaktır.
HİKAYEMİ ROMANMI YAZMALIYIM
Size çok faydası olacak bilgileri aktarmak istiyorum. Kendim yaşayarak bulduğum kuralları yazacağım. Sizlerinde buna benzer düşünceleriniz varsa romana bile dönüştürebilirsiniz. Roman yazma tekniklerinin en önemlisi şudur. Romanınız karışık olmaması için kısa sürede yazıp tamamlayınız. Yoksa roman karakterlerinin rollerini karıştırırsınız. Romanın geçtiği mekânları değiştirme ihtimaliniz fazladır. Düzeltmek için devamlı baştan okumanız gerekir. Direnciniz kırılıp vazgeçtiğinizde sadece siz kaybedersiniz. En vahimi de aynı olayı tekrar yeniden yazarsınız. Çözüm; romanınızı en kısa sürede tamamlamanızdır. Kısa sürede yazdığınızı kimseye söylemeyin yeter. Roman yazmak aslında hikâye yazmaktan daha kolaydır. Hikâye kısa olduğu için okur hemen kendi yorumlarını eleştirel bakışla yapıp işin içinden çıkar. Roman ise karışık olduğu için konuların birbiriyle uyumunu gözden kaçırabiliyorlar. Günümüzde para kazanma roman yazmada olduğu kesinlikle gerçektir. Hikâyede fazla gelir elde edemezsiniz.
SİYASETÇİLERLE İLGİLİ KİTAP YAZALIM
(“Seçimlerde ilginç şeyler dönüyor.”)
Belediye başkanlığına adaylığını koyma hayalini kurmaktaydı. Bu düşüncesinde çevresinin ısrarları da katkı sağlamıştı.
Dolayısıyla çalışmalara başladı hem de gayretli bir şekilde.
Hatta en önemli iş sayılan tanıtım afişlerini ulaştırmak için kendisini seven yandaşlarına dağıtmaları için ulaştırmıştı. Genel çalışmalar çok iyi gidiyordu bu süreç fırtına beyi daha da gayretlendiriyordu.
FIRTINA BEY NEDEN KENDİ CEP TELEFONUNU ARADI
Dünyada hareket etmek para demektir, fırtına bey hatırı sayılır olmasa da epeyse para harcamıştı. Telefon faturası yüklü para gelince hemen hesap yapmaya başladı. Seçimde yaklaşmaktaydı işte bu yüzden iletişim daha da önem kazanmıştı. Sabahları beşte uyanıp çalışmalarını sürdürmekteydi. O gün bir konuşma planlayacağı için bir mekân aramaya başladı. İşte bu sırada pekte hoş olmayan bir sesle karşılaştı. “Telefonunuz aramalara kapalıdır.” Önce irkildi sonra güldü gülmesine de tahmin ettiğiniz gibi ‘karşıt güdü’ gülüşüydü bu, hemen kendisini toparlamaya çalıştı. Ev telefonundan kendi cebini aradı korkusu biraz geçmişti dışarıdan kendisini arayanlar ulaşabilecekti.
FIRTINALI SEÇİMLER
Hal böyle iken siz olsanız ne yapardınız. Yaşarken oluşan olayları aşmanın yollarını arardım dediğinizi duydum. Hem sorun çokta kaotik ve karmaşıkta değildi, kendisine ulaşmak isteyenler rahatlıkla ulaşabiliyordu. Yedekte tuttuğu faturasız telefonunu devreye soktu. Tekrar çalışmalarına devam etti. Seçim çalışmalarını bilirsiniz o dönemlerde konser insanların ayağına gelir. Seçim arabalarından harika müzikler duyarsınız. Sadece ses biraz yüksektir onun dışında başka sorun yoktur. Fırtına beyin parasal sorunları vardır bu doğru ama bunu kimse bilmemektedir. Çünkü tüm yatırımların yapmış durumdadır.
SERVİS DIŞI
Fırtına bey yeni bir güne başlar. Böyle günlerde kahvaltı etmek imkânsızdır. Acele olacak şekilde kahvaltısını yapan fırtına bey seçim bürosuna gider. Saat sabah on olmasına rağmen fırtına beyi hiç arayan olmamıştır. Fırtına beye borcu olan bir akrabası o gün araması gerekiyordu Çünkü söz vermişti. Fırtına bey faturasız telefonundan akrabasını aramak aklından geçti. O arada el alışkanlığı olsa gerek kendi cep telefonunu aramıştı. Fırtına beyin telefonunun verdiği cevap bu hat geçici olarak servis dışı olmuştur sesiydi. Bu sesi duyan fırtına bey önce irkilir sonra kendisini birazda olsa toparlamak için gülümser gibi yaptı. Kendisini bir telaş bir korku sarmıştır. Arayanlar olduğunda “bu hat geçici olarak servis dışı olmuştur.” Sözünü herkes duyacaktır.
FIRTINA OLUŞTURAN ANONS
Fırtına beyin gözü televizyondaki habere takılır. Haber spikeri üzgün bir ifadeyle şöyle bir haber verir. “seçim bürosuna hain saldırı, seçim çalışmaları yapılan seçim bürosuna çalışanların olmadığı bir saatte saldırı yapılmış maddi zarar meydana gelmiştir. Fırtına bey telefonu kapalı olduğundan televizyondaki haberi hiç önemsememiştir.
Cep telefonunu nasıl yatıracağı planları yapmaya başlamıştır. Bütün ceplerindeki paraları toplayıp bir araya getirip iki üç kez saymasına rağmen para yetmemektedir. İşte tam bu sırada rakip belediye başkanının arabasından şu anonsu duymaktadır.
FIRTINA BEYİN KURGUSU
Fırtına bey bu anonsu duyduğunda kendisi için o anda yazıldığını sanır. İçinde bulunduğu durum tam bir paradokstur. Fırtına beyin seçim bürosuna gelen birinci sınıfa giden kızı babasına şöyle der. “Baba bu şarkı benim resmini odama yapıştırdığım sende gül ablanın yeni şarkısı” fırtına bey hemen kendine gelir seçim arabasındaki sözlerin kendisine bir zarf bir kolpa olarak atılmadığını iyice anlamak için kızına tekrar sorar. Kızı bu şarkıyı iyi bildiği için söylemeye başlar. Babası biraz rahatlamıştır. Bu arada cep telefonu kapalı olduğu için acaba kimler aradı diye tedirginliği artmaktadır. Fırtına beye borcu olan akrabası borcunu vermek üzere seçim bürosuna gelir parayı teslim eder. Fırtına bey şöyle düşünür “seçimi kazansam bu kadar sevinmezdim. Şimdi hemen cep telefonumu yatırayım işler biraz düzelsin” parayı aldığı akrabasına çok acele bir toplantıya yetişmesi gerektiğini söyleyerek ayrılır. Cep telefonunun borcunu ödeyerek açtırır. Seçimlerde çok ilginç şeyler dönüyormuş ta haberim yokmuş gibi monologlar yaşayarak seçim bürosuna geri döner.
YAZMA FIRSATLARI
Biz yazarlar her ortamda kitap yazabiliriz. Birde daha kolay yazabileceğimiz ortamlar vardır. Örneğin senenin özel günleri yazma olanaklarımızı çoğaltır ve kolaylaştırır. Bunlar neler olabilir birkaç örnek yazalım. Fuarlar festivaller bayramlar diye sıralayabiliriz. Böyle yazı çalışmaları yaparsanız kitaplarınız tamamen özgün olacak ve çok okunacaktır. Dünyadaki her insan özel günleri sever ve kendileri de bu etkinliklerin içersinde olmak isterler. Fuarların yaygın olmadığı dönemlerde panayırlar olurdu. Okul kitaplarında panayırları yazan bölümler hatırlıyorum. Büyüklerim bu panayır ortamlarına kendileri katıldıkları ve yaşadıkları için çok seviyorlardı. Bu yazıları bana okuturlar ve mutlu olurlardı. Bende okumayı öğrenmenin mutluluğunu yaşadığım için özenle ve istekle okumaya devam ederdim. Okurken o olayı yaşarmış gibi davranıyor kendimi şimdiki adıyla festivallerin içersinde hissediyordum. Çocukluk ve gençlik yaşamım o kadar süper ve harika geçti ki ailece çekilmiş olduğumuz anı fotoğrafları hatırı sayılır şekilde çoktur. Çok mutlu bir hayat yaşadım.
Not: Bu yazıları niye yazdım. Şimdi bu tüm güzellikleri sizler yaşayacaksınız.
GÖZLEM İZLENİM VE YORUM YAZILARI
Gözlemlerinizi ve inandığınız konuları yazarsanız yeni bilgilerle yazılan kitaplar oluşturursunuz. Şimdi bir gözlem yazalım. Hastaneye kolaylıkla gitme olanağı olanlar daha çok hastalanmaktadır. Psikolojik, sosyolojik, ekonomik olarak analiz edersek gerçekler ortaya çıkmaktadır. İmkanları olanlar hasatanelere daha çok gidiyorlar. Örneğin aynı uzvumuzu gün içersinde gereğinden fazla zorlarsak uzvumuz tepki olarak bize sinyal gönderecektir. Biraz daha açık anlatırsak belimize gereksiz olarak fazla egzersiz yaptırırsak bize ağrı sinyalleri gönderecektir. Bunun nedeni beni fazla zorlama dayanamıyorum anlamına gelmektedir. Bu sinyal sadece bir iki gün sürer. Belimize biz abartılı baskı yapmayı durdurursak belimiz düzelecektir. Eğer bizim hastaneye gitme olanaklarımız varsa belimiz bize ilk sinyali verdiğinde hemen hastaneye koşarız. Halbuki biz hastaneye gitmesek belimiz kendiliğinden düzelecektir.
OKUNUR YAZILAR YAZMAK
Sıradan anlatımlarla yazılar yazmayınız. Hastaneye gittiğimizde sağlık görevlileri haklı olarak belimizde neler olduğunu anlamaya çalışacaktır. Bu çalışmada gözle olmayacağına göre rontgen filmi dahil bir dizi test yapacaktır. Bunun yanı sıra yaklaşık yarım çuvalda ilaç verip bizi eve gönderecektir. Teknolojinin yavaş işlediği bir durum varsa tahlil sonuçları almak için bizi tekrar davet edecektir. Bizim yapacağımız en mantıklı şey görevlilerin dediğini yapmak olacaktır. Bunların arasında ilaçlarımızı içmek baş sıralardadır. Nasıl olsa hastaneye alıştık en ufak bir aksamada diğer bölümlerin yolunu tutarız. Gereksiz yere hastanelere gidip hastaneden çıkamayan milyonlarca insan var dünyamızda işte buna benzer konulardan dolayı kaotik durumlar gelişmektedir.
Not: Eğer vücudumuz bize sinyal gönderdiğinde; biraz dinlenip zaman geçirseydik hastaneye gitmeseydik her şey düzelecekti.
NEDEN HASTANE
Hastalıkların birçok belirtileri vardır. Eğer devamlı hastalıkları anlatan bir uzmanı devamlı dinlerseniz kesinlikle hasta olursunuz. Bu uzmanları dinleyipte kendisini hastanelere atmayan yok gibidir. Bizim hasta olmamız için buna benzer binlerce neden bulunmaktadır. İnsanların daha fazla hastaneye gitmesinin nedenleri arasında hastaneye gitme modasının her zaman güncelliğini korumasıdır. İnsanlar kendisine iyi bakan doktoru etrafına anlatınca o doktoru herkes merak edip bir yolunu bulup ününü duyduğu doktora ulaşır.
TOPLUM SORUNLARINI ANLATAN KİTAPLAR
Kadınların kocaları tarafından şiddet görmesi kökten önlenebilir bunun yolları yolu vardır. Kadının kocası eve geldiğinde herhangi bir nedenden dolayı kadın kocasına silahsız ve sopasız olan saldırı yapacaktır. Kadın fiziksel bir hareket yapsa bile erkek yara almayacaktır. Erkek kendisine yapılan bu saldırının kesici delici bir aletle yapılmadığını bilmesine rağmen kadına saldırmakta ve beklenen olmaktadır. Bunu önlemenin pek çok yolu bulunmaktadır. Buda eğitimden başka bir şey değildir. Peki, eğitim kadına mı verilecek erkeğe mi derseniz erkeğe verilmelidir. Kadının iç benliğinde minik saldırılar yapmak olduğu için verilen eğitim pekte başarılı olmayacaktır. Kadın bu nedenle şiddet görmektedir. Erkek kendisine yapılan saldırıya karşılık vermediğinde baskıların daha da artacağını düşünmektedir. Kadın neden bu minik saldırıları yapara gelince erkeğe sürekli hizmet ettiği için yaptığı saldırının erkek tarafından kabul göreceğini tahmin etmektedir.
KİTABINIZI ÇEKİCİ CAZİP HALE GETİRİN
Kitabınızın dikkat çekmesi ve okunması için konusuna göre resimler ekleyiniz. Bu resimler renksizde olabilirler hiç sorun yok. Resimler kitabın değerini arttırmaktadır. Bir diğer faydasından bahsedersek konu anlaşılacaktır. Kitap okumaktan sıkılanlar bile ben bu kitabı okurum diyerek satın alacaklardır. Ben yazdığım kitapların birçoğuna bir forma on altı sayfa renkli resim eklemişimdir. Renkli resimlerin kitabın değerini yükseltmesinin yanı sıra maliyetlerini de arttıracaktır. Biz bunu basite indirgersek şu örneği yazabiliriz. Renkli fotokopi çok pahalı iken renksiz fotokopi çok ucuzdur.
YAZAMIYORUM OKUMAK İSTİYORUM DİYENLER İÇİN
Düzenlediğim fuar ve festivallerde okurumla görüşme olanağım oluyor. Biz nasıl kitap yazarız bir yolu var mı diyenler çoğalmaya başladı. Onlar söylediğim özel sırları size de yazacağım. Bilmeniz gereken formüle geçiyorum. Yazar olmak istiyorsanız okumak kelimesi, sizin için şu anlama gelmelidir. İlla kitap okuyacaksanız sadece kendi kitabınızı okuyunuz. Yazdığınız kitabı en az beş kere okuyup düzeltmelisiniz. Okur olmanın değil yazar olmanın yollarını arayın. Şimdiden sonra başka kitapları okuma konusunu kesinlikle unutmanız gerekiyor. Yapacağınız tek şey yazmaya odaklanmak ve yazma projeleri geliştirmek olmalıdır. Kitabınızda okumanın zararlarını öğreneceksiniz bunu detaylı olarak yazdık. Yazmanın faydaları ile ilgili ise tanımlamalı bölümler bulacaksınız.
TERCİH EDİLEN VE ÇOK SATAN KİTAP YAZMANIN YOLLARI
Roman karakterlerinizden birisi çocuk yurdundaki dramları acıları yansıtmalıdır. Bu yurtlarda yaşayanlar gerçekten içlerinden ağlayarak zaman geçirirler. Kendi oyuncaklarını yapmaya çabalarlar. Bu gayretleri sonucunda bilim adamlarının bile aklına gelmeyecek buluşlar yaparlar. Sahipsizlik ve çaresizliklerini kitaplaştırdığınızda kestirme yoldan ünlü olursunuz. Kitaplarınız inanılmaz derecede satar ve zengin olursunuz. Bu tür kitaplar nasıl yazılır konularının hepsi kitabınızda var.
Özet: Kitap yazmanın sırları duyguları harekete geçirmektir. Hislerimizi incelediğimizde kitap konusu bulmakta asla zorlanmayız. İnsan davranışlarını önemli ölçüde etkileyen duygularımız yaşam biçimimizi de belirlemektedir.
YAZAR OLDUĞUMDA NE ELDE EDERİM
Yazarlığı ele geçirmenin mutluluğunu yaşayacaksınız. Yazarlıkta inanılmaz derecede zevkler vardır. Yeterki yazarlığa başlayın. Yazarlığın sermayeside yoktur. En kolay zengin olma yollarından biriside yazar olmaktır. Bu konuyu iyi bildiğim için “zengin olmanın yolları” isimli bir kitap yayınladım. Sadece para değil yazar olduğunuzda manevi güçlerde kazanacaksınız. Ben yerel gazete ve dergi yayınlamaya başladığımda şu bilgilere ulaştım. Yıılar önce hasbora show adlı proğram yapıyordum. O zamanlar televizyon sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Benim yönetmen olduğum televizyonun kurulma nedeni manevi güç elde etmek olduğunu öğrenmiştim. Sonra düşünmeye ve fikir üretmeye başladım. Biz yazarlar diğerlerinin söylediğini papağan gibi tekrar etmek yerine kendimiz yeni ve özel fikirler üretiriz. Ülkemizden yolaçıkalım. Bize bir şirket veya devlet kurumu haksızlık ettiğinde çaresiz kalırız. Bu çaresizlik mücadele etmemek anlamında değildir. Tabiki hakkımızı ararız. Mahkemeye gidip dilekçe veririz. Dilekçenin cevabı en az bir seneden önce gelmez. Mahkemenin sonucu geldiğinde ise şok yaşarız. Çünkü biz haksız duruma düşmüşüzdür. Nedeni ise karşı taraf güçlüdür. Başımıza gelenleri medyaya duyurmaya kalkıştığımızda olumsuzluklarla karşılaşırız. Şu anda başka bir tanımlama bulamadım; iletişim kanalları pat diye yüzümüze kapanır. Hiç kimse derdimize çare olmaz. Herkes güçlünün yanındadır. Bir türlü bize yapılan haksızlıkları duyuramayız. Oysa eline medyayı geçiren biri olsaydı yer yerinden oynar yapılan haksızlığı başka ülkeler bile duyardı. Böylece sorunları çözülürdü. Zaten böyle güçlü bir medyacıya en baştan hiç kimse bulaşmaya cesaret edemez. Medyayı bir tarafından ele geçirmenin yolu yazarlığa başlamaktır. Yıllar önce yazdığım kitaptan bir cümleyi yazacağım. “Yerel veya bölgesel fark etmez televizyonlara proğram yaparak hedefinize ulaşmaya çalışın.” Sizlerde ilk sıralarda ülke çapında satılacak kitaplar satamayabilirsiniz yinede bir yerlerden başlayıp isminizi duyurun.
YAZMA ZORLUĞU ÇEKİYORUM NE YAPMALIYIM
Yazarlığın atmosferine giremiyorsanız on altı sayfalık yani biz yazarların tek forma dediği kalınlıkta kitaplar yazınız. Düşüncelerimi kitap yazılarına yansıtamıyorsanız bu bölümü okuyunuz. Yazma isteğimiz azaldığında neler yapmalıyız. Yazı yazarken doğru bir teknik kullanıyor muyuz hemen onu araştırmalıyız. Yazı stilinizi sıradanlıktan kurtarın. Yazıda deformasyonlar hissettiğinizde yazınızı özenle kontrol etmeniz çok önemlidir. Yazınızı en iyi siz düzeltebilirsiniz. Bir diğer karşılaşacağınız sorun ise yazdıklarınızın çok sayfa olmamasıdır. Yazmanıza rağmen toplamda beş on sayfayı geçemediğinizde neler yapmalıyız. Yazdığınız konulara teferruatlı bakmaktır. Bir olayı onlarca perspektiften değerlendirebiliriz. Bu açılardan bakarsak sorun olmadan kitaplarımızı bitirebiliriz. Şu yöntem önemlidir. Kitap yazma öğrenilir. Öğrenilebilen bir yöntemdir. Benim içimde yok diyenler kitap yazamazlar. Kitap yazma içgüdüsel bir davranış değildir. İsteyen herkes kitap yazabilir.
POPÜLER KÜLTÜR YAZILARI
Şimdi ünlü olmaya yakından bakalım. Aslında popüler kültürün cevabı toplumun hoşuna gidenlerdir. Ünlü olmaklada aynı anlama gelmektedir. Sanatçıların ünlü olup olmadığını nasıl tespit ederiz. Ortaya koyduğu eserlerle anlaşılır diyeceksiniz. Bu bağlamda çözümleme yapacak olursak şu ortaya çıkmaktadır. Ülke çapında tanınan sanatçı popüler kültürdür. Bunun en basit testide kesinlikle şu olmalıdır. Taşradaki köylerimizdeki insanlara sorduğumuzda sizin söylediğiniz sanatçıyı ben tanıyorum diyorsa sorduğumuz sanatçı ünlüdür, bunu kabul etmeliyiz. Taşradaki köyümüzdeki insanlara yerel veya bölgesel bir sanatçıyı sorsak ismini hiç duymadım diyeceklerdi. Bu yazdıklarımızın ispatı aslında çok kolaydır. Aslında bu ünlü ünsüz ayrımı yüzdelerle olmalıdır. Sizce ülkenin yüzde kaçı tanıyorsa ünlülük durumu buna göremi tanımlanmalımıdır?
POPÜLER KÜLTÜR KİTAPLARI
İnsan şöhret olunca değişmelimidir sizce? Soruya açıklık getirmem gerektiğini anladım. Şöhret olan insan önceki çevresiyle nasıl diyalog içersinde kalmalıdır? Kendisinin fakir olduğunu bilenlerle birlikte olursa şöhretini yönetemez. Ya şöhreti ya da fakirliği seçmelidir. Şöhret olduğu çevre hata kabul etmezken önceki çevresi hata affedebilir. Peki, bir insan şöhret olduğunu nasıl anlar? Eğer şöhretler gibi davranıyorsa şöhret olmuş demektir. Şöhret sanki vukuat demektir, suç demek istiyorum yani. Suç yapan insanlar bulundukları ortamlarda durmak istemezler. Suç ile şöhret birbirine çok benziyorlar. Suç yapanı da şöhret olanı da sevmeyiz. Şöhretle suç arasında kesinlikle bağlantı vardır. Şöhret olan insana kesinlikle suç işleyecek gözle bakılır. Aslında şöhret olan insanın hiçbir hatası yoktur. Toplumda bazı kurallar vardır. Bu kurallara uymak zorunda olduğumuz bize öğretilir bizde kalıcı olarak öğreniriz. Siz şöhret oldunuz şöhretli insanlarla birliktesiniz. Oranın kurallarına uymazsanız uyarı alacağınızı biliyorsunuz.
KÜTÜPHANEDE BAŞLAYAN ŞÖHRET
Şimdi bir örnek sunalım anlatılmak istenen konu açıklığa çıkacaktır. İçimizden birisi kütüphaneye gidiyor gidilen yer kütüphane olduğu için kesinlikle konuşulmaması gerekir hatta adımlarımızı bile yavaş atmak gelir içimizden. Birileri bizi konuşturmaya çalışsa ne yaparız. Burada konuşulmaz sorun olur deriz. Bizi konuşturmaya çalışan insanlar kütüphanenin nasıl işlediğini hangi kuralları olduğunu bilmeyenler olduğunu düşünürsek söyleyin bakalım nasıl bir manzara çıkar ortaya? Ya kütüphaneden kovulacaksınız veya kütüphaneye yalnız gideceksiniz. Kütüphane kurallarını tek, tek anlatabilseniz belki kurtulursunuz. İşte bu nedenlerden dolayı şöhret olanlar çevrelerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Şöyle bir gerçekte var; kütüphanede her türden kitap var. Örneğin gezi kitapları, kaliteli yemek kitapları, otomobil kitapları var onlardan ayrılmak zor gelir bence! Şimdi kütüphaneyi bırakıp sinemaya gitseniz “anlamsız saçma filmlerle karşılaşacaksınız.”
GEZİ KİTAPLARI YAZMAK
TANYERİ AĞARIRKEN OTOGAR YAKINLARINDAKİ RESTERASYON DÜKKÂNLARI
Gezilerinizde minik notlar aldığınızda gezi kitabınız tamam demektir. Bu dükkânlar belediyelerin tarihi eserleri restore ettirdikleri türden dükkânlar değillerdir. Sabahın erken saatlerinde illerine ilçelerine gelen bitap düşmüş insanları taze sandviçlerle sıcak çorbalarla içeceklerle yöresel yiyeceklerle restore ederler. Dostlukların ve insancıl yaşamın bitmediğini ispatlarlar. Lojistik destek verirler. Gideceğiniz yere huzurla gönderirler.
Otogarlarda indiğinizde gitmek istediğiniz yerlerin veya daha önce gidip mutlu olduğunuz yerlerin otobüslerini görünce harika bir mutluluk duyarsınız.
Tarihi yerlere giden minibüs midibüs şoförleri bölgelerindeki tarihi dokuyu ve tüm görülmesi gereken yerleri biz yazarlardan daha ustaca anlatmaları şaşkınlık uyandırır. Gezeceğiniz yerlere gelip rehberlik hizmeti sunarlar. Sonrasında huzurla şehir merkezine aynı araçla gelirsiniz.
GEZİ KİTAPLARI YAZMA HAZIRLIKLARIM VE NOTLAR
ucuz ve pahalı gezmenin yollarını kitabınıza kesinlikle ekleyiniz.
Gezmek bir sanattır. Gezmekte ustalaştığınızda kolay kitap yazarsınız.
Gezi kitaplarınızda sadece bir bölgeyi veya mahalleyi yazarsanız sadece o semtin insanları okur. Gezi kitaplarınızı evrenselleştirin.
Gece gezileri apayrı bir kitap olur.
Seyahatlerin mutluluk vermesi içerisinde sakladığı ilginçlikler ve bilinmezliklerdir.
Her yolculuk yenilikler içerir. Her gezi bir şeyler öğretir.
Geziler dünyanın en büyük zevkleri arasındadır.
Hemen, hemen tüm evlerin pansiyon ve mağaza olduğu semtler var.
İhtiyaç doğrultusunda dükkânlarda satılan malzemeler. Değişiklik gösterebiliyor. Örneğin gezdiğiniz bölge savaşların çok olduğu yerlerse savaşı andıran hediyelik eşyalar satılıyor.
GEZİ KİTAPLARI YAZMA HAZIRLIĞI
Gemi gezileri en çok mutluluk veren gezilerdir. Gemi gezisi gözlemlerine başlayalım. İşin ilginç yanı denizde bindiğim gemiden başka gemide yok. Asıl heyecan verici olan bu belki de. Bir diğer ilginç yön ise geminin 360 derecesinden baksanız bile kara görünmüyor. İnanılmaz bir mutluluk içersindeyim. Şimdi ki duygularımı birisi bana anlat dese şöyle bir gerçek söz söylerdim. Bu huzuru sadece yaşayan bilir cennet bu olsa gerek derdim. İçinde bulunduğum durumu anlatmaya devam etsem bile tam açıklayamayacağım kanısındayım. Denizin ortasındayım bu doğru. Denizlerde korsanların olduğu söyleniyor hemen aklıma bu geldi. Hava soğuk olmasına rağmen güverteden kara göremesem de denizin sonuna doğru bakıyorum. Birçok insanın bu enstantaneyi yaşayamayacağını bildiğim için kendimi çok çok mutlu gibi hissediyorum. Çocukken cennet nasıl diye sorduğumda tüm güzellikler var diyorlardı. Deniz var mı diye sormamıştım. Halen aynı heyecan devam ediyor. Kara görünmediği halde yolculuğa devam ediyorum. Bu gidişatın bitmesini isteyip istememe konusunda kararsızım. Öyle harika anlar yaşıyorum ki haydut korsanlar gelip kafama iki tane vursalar bile etkilenmeyeceğim hisleri yaşıyorum.
Diğer güverteye geçiyorum. Geminin arka tarafı güneşli ve hiç üşütmüyor. Hırçın dalgalar gitmiş her şey süt liman görünüyordu. Denizin sonuna doğru dikkatlice bakıyorum. Çok daha ötelere baktığımda kısmen kara gibi bir tabaka görür gibi oldum. Ancak kara filan değilmiş. Bu durumu şuna benzettim. Duygu yoğunluğu yaşadığımız dönemlerde olmasını istediğimizi bir kaç salise görürüz. Beynimiz bizi iyiye ve arzuladığımıza götürmek için çırpınış içersinde olduğu için bizi yönlendirir. Bilahare yukarıdaki görme yanılgım bundan kaynaklanıyor. Zaten gemi uzun süreden beri yol alıyor. Böyle bir durumda karayı nasıl görebilirim ki! Geminin ön tarafında olmanın daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Denizin sonsuz olmadığı gerçeğini de düşünürsek kesinlikle karaya ulaşacağım. Bu derece hayran kalacağım anlar yaşamaya hazır olmadığım içinde kendimi uçuyor gibi hissetmiş olabilirim. Güzel bir gemi gezisi sonrasında gezi kitabımı yayınlamakta aynı heyecanı veriyor.
YAZMA HEYECANINIZI AZALTMAYINIZ
Yazma yavaşlığı yaşadığınızda daha heyecanlı konular bulunuz. Örneğin Sahte para alan bir insanın telaşlı davranışlarını kitabınıza konu edebilirsiniz. Aldığı paralardan kurtulma çabaları polise gittiğinde suçlu duruma düşmesini anlatmanız insanları düşündürür. Kendilerine dersler çıkarabilirler. Bu tür faydalı konular daha çok tutulur.
ENGELLERİ YOK SAYIN
Sadece yazar olmak değil diğer elde etmek istediğiniz sanatlar da dahil basite indirgemediğiniz sürece başaramazsınız. Yazar olmak istediğinizde yanınızda hiç kimseyi bulamadığınız gibi size engeller çıkarırlar. Sizi hedefinize götürecek sizi yazar yapacak şu anda okuduğunuz kitap var. kendinizi yenileme ve geliştirme olanağına sahipsiniz. Önünüze çıkacak tüm sorunlarınıza çözümler bulacaksınız.
Mahşer günlerini andıran hareketli olaylara değinin.
DÖNEMSEL KİTAPLAR YAZMAKTAN KAÇININ
Yazdığınız kitaptan siz ve gelecekte sevdikleriniz faydalanabilsin. Nemi aktarmak istiyorum! Modası kaçacak kitaplardan uzak durun. Yayınevlerinin kulandığı bir deyim vardır. “Kitaplar hurdaya gitti.” Geri dönüşüm anlamına helen bu söz sizin için önemli olduğu için dikkat etmelisiniz. Kazanabileceğiniz kitaplara yönelmeniz en doğrusu olacaktır. Roman dünyası neden popülerliğini yitirmiyor? Dönemsel olmadığı için her zaman ilgi görüyor. Yazarlık eğitimi sunan bir kitapta bu konuya daha fazla yer vermenin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Toplumun sevdiği kitapları yazmanız dileğiyle diyerek yeni konulara geçelim.
GÖZ DOLDURAN KİTAPLAR YAZMANIN KURALLARI
Biz yazarlar; dekorasyoncular ve modacılar gibi davranmazsak baştan yanlışlıklara düşmüş oluruz. Doğum günlerinde pasta yeme modası vardır. Pastayı kesmeden önce üzerine mumlar yakılarak davetlilerin göreceği bir yere konur. İhtişam görkemli kutlamalar olur. Sonrası bilinen gerçeklerle devam eder. Pastalar ihtişamlı ve süslü püslü görünür. Bu bağlamda şöyle bir yorum getirip şu şekilde olsa diye düşünelim; süslü olmayan bir tepsinin içersinde gösterişsiz olarak yapılmış gerçek çikolataların eritilerek yapıldığı belli olan bir pasta olsa durumlar nasıl değişirdi. Biz konumuza dönelim. Kitap yazarken de pasta örneği tamamen aynıdır. Olayları o kadar süper anlatmalıyız ki yazdıklarımız göz doldurabilsin. Konu anlaşıldığı için daha fazla gereksiz misallere girmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Not: İyinin ve kötünün bir arada olduğu ortamlar okurlar için idealdir. Her şeyin iyi gittiği bir romanı kimse okumaz. İnsan ilişkilerine kesinlikle yer veriniz.
KİTAP YAZMAKTAN VAZGEÇMEYİN
Kitap yazarken kırılmalar yaşamanız olasıdır. Biz yazarlar böyle durumlarda vazgeçseydik yazar değil okur olarak kalırdık. İflas yaşadıktan sonra daha fazla güçlenerek piyasaya egemen olan işadamları biz yazarlara esin kaynağı olmalıdır. Roman yazmak ilk sıralarda zor geldiyse hikâye yazmaya koyulmalıyız. İnsan bir savaş içersindedir. Savaşta zayiatlar maddi kayıplar kaçınılmaz bir sondur. Bizlerde kendimizi savaş içersinde olduğumuzu kabul etmeliyiz. Yaşarken bir organımızı kaybedebiliriz. Hiç üzülmemeliyiz. Veya bir evliliği noktalamış olabiliriz. Hiç önemi yok. Yine savaşa yani yaşamaya devam etmeliyiz.
TARİH ROMANI YAZMANIN TEKNİKLERİ
Siz yazarlara şu bilgiyi aktarmamın faydalı olacağını düşündüm. Her konu biter tarih bitmez. Tarih romanı yazarken en sık yapılan hatalardan birisi zamanın sıralanamamasıdır. Bunu anlaşılır hale getirmek için kronoloji veya zaman dizini diyebiliriz. Sizler tarih romanı yazarsanız konu bulma sorununuz asla olmayacaktır. Her türlü zaman diliminden konular elde edebilirsiniz. İnsanlar hangi tarihleri merak ederler onu analiz edip çözümledikten sonra yazmaya başlayınız. Tarih romanı yazmak çok kolaydır. Sizi hiç kimse sorgulayamaz. Siz istediğiniz gibi düşleyip yazabilirsiniz. İlk yazdığınız tarih romanı tutarsa hemen ikincisine geçebilirsiniz. Birçok okur her nedense karmaşık ve kaotik romanları severler. Basit anlaşılır olmayan romanların daha fazla okur bulduğu medyada tefrika edilmektedir. Biz yazarlar çok okunan kitapları nasıl yazarız diye düşünmeliyiz. Birçok kitaba imza atmış bir yazar olarak bu konu ile ilgili agnostik biraz ampirik bir hikâyecik başlığı yazabilirim. Aslında biz yazarlar kitaba değil kitabın sözleşmesine imza atarız. Okur kesinlikle şunu düşünmektedir. Bu okuduğum kitabın yazarı çok bilgili onun için bu kitabı basite kaçırmamış. Veya bazı okurlarda şu yorumu yapmaktadırlar. Okuduğum kitabı önemsiz bir yazar yazmış olsaydı halk dili kullanırdı! Yazara baksana akademik sözcükleri nasılda orkestrasyon içersinde kullanıyor; bu kitabı satın alıp sonuna kadar okumalıyım diyorlar. Daha fazla ilerisine giderek bu kitabı yakınlarıma ve dostlarımada önermeliyim diye düşünüyorlar. Kitaplara pragmatist yaklaşan okurların sayısı da fazladır. Sizlerde romanınızı istediğiniz tarzda yazabilirsiniz. Dogmacı yaklaşımlarda insanların merak ettiği konulardan birisi olduğu için kitaplarınıza konu ettiğinizde ilgi görecektir. Roman yazma tekniklerinin tüm inceliklerini aktaracağız. Siz hoşunuza giden bölümlerinin altını çizip değerlendirin. Biraz çaba gösterdiğinizde kesinlikle yazar olacaksınız.
ÇOK SATAN ROMAN YAZMANIN SIRLARI
Roman kahramanlarınızın içersinde kesinlikle idealist ve insancıl bir karakter olmalıdır. Halkın sevdiği bir roman yazmak istiyorsanız bu yazılar tam size göre. Roman okurları kendilerini romandaki herhangi bir karakterle özdeşleştirir. Kendisini onun yerine koyar. Romanınızdaki karakterler sağlam olursa romanınız çok satılır. Bu kural siyasette de aynı işlemektedir. Dünya ülkelerinde seçim kazanan tüm siyasi liderler halkla bütünleşen liderlerdir. Diğer parti liderleri sıfır denecek kadar oy aldıkları için piyasadan silinmişlerdir. Tek nedeni halk onları içinden biri olarak görmemiştir. Romanınızın ilgi ile okunması için yapacağınız teknikleri öğrendiniz. Bu teknikleri uyguladığınızda başarılı bir roman yazarı olacaksınız.
Not: Bir kelimenin yüzlerce kelime ile direk bağlantısı vardır. Kelimeleri uyum içersinde kullanmaya özen gösterirseniz başarırsınız.
BİNLERCE KİTAP KONUSU BULMANIN YOLLARI
Kitap konusu bulma aşamanızda bilgisiz ve yaşam enerjisi zayıf olanlarla kontakta kalmayınız. Her insanın hayatı bir şeyleri elde etmekle geçer. Sadece bu terim bile sizi başarıya götürebilir. Binlerce kitap konusu bulup yazabilirsiniz. İnsanların elde etmek istedikleri konuları elde etmeye çalışırken verdikleri çabaları fedakârlıkları kitaplaştırabilirsiniz. Böyle yaparsanız; insanlar konunun direk işin içinde oldukları için yazdığınız kitaplarınız efsaneye dönüşür. Çok basit bir araştırmayla, insanların neleri daha çok elde etmek istediklerini bulabilirsiniz. Bu konunun aşamalarına doğrudan girmeye gerek yok. Çünkü bizlerde bir insanız ve ihtiyaçlarımızı karşılamazsak yaşayamayız. Bu isteklerimizi listeleyerek istediğimiz sayıda kitap yazabiliriz. Yazma sürecine kendinizi alıştırırsanız başarılarınıza siz bile şaşıracaksınız. Tüm dünya yazarları bu evrelerden geçmiştir.
Bu güne kadar coşku ve hevesle başka yazarlara alkış tutuyordunuz. Şimdi bütün alkışları siz kazanacaksınız.
DESTAN KİTABI KONULARI
Asıl aklınızda kalmasını istediğim önemli bir tekniği sizinle paylaşacağım. Destan satıcıları da özel olmalıdırlar. Destan düz yazı gibi okunursa dinleyiciye basit bir olaymış gibi gelir. Neden derseniz kendiside oraya gitse aynı şeyleri yaşayacağını tahmin etmesidir. Hâlbuki siz ünlü bir senarist gibi etkileme verirseniz başarırsınız. Şimdi ne olacak acaba diye merak edilmelidir. Anlatacağınız olayı okurlar kendisi tahmin etme çabasına girip konu ile yakından ilgilenirler. Bu konuyu basit olarak anlatalım. Bir yakınımız eve gittim, geldim diye cümle kullanırsa sıkılırız. Hatta yanından uzaklaşmak için fırsat kollarız. Oysa bende ne ilginç haberler var başıma neler geldiğini bir sorsanız diye başlasaydı, herkesin dikkati anlatıcıda olur. Sizlerin yaşı kaç bilmiyorum ama konu ile ilgili yaşadığım bir olayı anlatınca konu anlaşılacaktır. Elli yıl kadar önce mahallelerde destan satarlardı. Destan üç beş sayfa boyunda olurdu. Kolay okunur şekilde matbaalarda yaptırılırdı. Çantasına destanları dolduranlar kolay satabilmek için şu yolu denerlerdi. Destanda yazan bölümlerden bağırarak içli ve dokunaklı olarak okurlardı. En güzel okuyanlar ve anlatanlar isim yaptıkları için çoksatarlardı. Bu destancının destanları çok iyi oluyor deyip herkes satın alıyordu. Yazmaya ve okumaya meraklı bir çocuk olarak destanları ben okurdum. Bu destanlar sarı saman kâğıtlardan yapılmaktaydı.
ZENGİN OLMANIN YOLLARI KİTABIMDAN ALINTI
Siz yazarların faydalanması, yararlanması ve istifade etmeleri için finansal konuda da yazdım. Bu bölümde zengin olmanın yollarını sizlere aktaracağım. Zengin olmak istiyorsanız bu düşüncelerinizi içinize iyice yerleştiriniz. Meyveler ile insanların birbirine benzerliği nedir deseler pek fazla bir açıklama yapamayız. Dünyamızda savaşlar, kötülükler, negatiflikler neden bitmiyor cümlesini sorgularsak her şey ortaya çıkacaktır. Siz bir meyveyi olgunlaşmadan koparıp bir kenara koyunuz. Bu bir muz, domates veya erik olabilir bir müddet sonra bu meyvelerde ne gibi değişiklikler olacak hemen gözlemleyelim. Kesinlikle olgunlaşmaya çalışacaklardır. Muz sararacak, domates kızaracak yani kırmızıya dönecek, erik hangi renk ağaçtan koparılmışsa o renge dönüşecektir. Bu hiçbir şekilde engellenemez Çünkü o meyvelerin içinde onlar bulunmaktadır.
YETİŞKİNLER İÇİN BOYAMA KİTAPLARI
Kitap yazmak dünyanın en ciddi işlerinden birisidir. Şu an okuduğunuz kitap yazar olmanın yollarını öğretiyor. Nitekim bu da bir kitaptır. Bu açıklamayı yapma nedenim konu başlığında yazılan büyükler için boyama kitabı şaka sanmayınız. Çocukların dışında her yaş için boyama kitapları raflarda çoktan yerlerini aldılar bile. Sizler hem çocuklara hem de büyüklere boyama kitapları hazırlayabilirsiniz. Hangisinden çok satılırsa o yönde çalışmalarınızı sürdürürsünüz. Büyüklere hazırlayacağınız boyama kitapları diğerlerine göre biraz daha estetik olmalıdır. Özel günlerde süper hediye olacağı için büyükler için hazırladığınız boyama kitapları ilgi görecektir. Hep büyükler çocuklara boyama kitapları alıyorlardı şimdi durumları sizler değiştireceksiniz. Küçükler büyüklere boyama kitabı hediye edecekler.
KİTAP MAFYALARI VE KİTAP FUARLARI
Ülkemizde kitap zerre kadar satılmıyor yalanlarına sakın inanmayın. Kitabınızı yazıp yayınlayın. Bu sözleri uyduranlar kitap mafyalarıdır. Hemen ispatlayalım. 750.000 baskı yapan kitaplar bu ülkede çıkıyor. Bu rakam kitap sektöründe nelerin döndüğünü ispatlamıyor mu? Buna karşın bin taneden fazla satamayacağını anlamalarına rağmen yeni yazarlar ürkütülüyorlar ve engelleniyorlar. Neden mi böyle yapıyorlar. Bugün bin tane satar yarın bize rakip olur düşüncesindeler. En iyisi en baştan gözünü korkutalım bu işlere hiçbir yazar girmesin düşüncesindeler. Ha halı şaşalı kitap fuarlarına katılıp fuar masraflarını da vatandaşa yüklüyorlar. Hem de kitap fuarlarına katılma masraflarını devletten almayı yasal hale getirmişler. KOSGEB diye kurulan devletin yan kuruluşu halktan topladığı vergileri kitap mafyalarına aktarmaktadır. Böyle olmasaydı tek bir baskıda bir milyona yaklaşan kitapları nasıl finanse edecekler ki! Şu fuar gerçeğini de yazınca hangi yollardan gideceğimizi öğreneceğiz. Devlet yardımı olmadığı için kitap fuarları düzenlemeyi bırakan fuar şirketi tekrar kitap fuarları düzenlemeye başladı. Nasıl olsa katılan yayın evleri devletten aldığı hazır paraları fuarcıların kasasına sorunsuz olarak yatırıyor. Kitap dünyasına egemen olan güçlerde fuar ve reklam paraları vermeden kitaplarını manipüle olmuş vatandaşlar istedikleri fiyatlardan satıyorlar. Kitap okursanız hep onlar kazanacak sizin ise hem paralarınız çar, çur olacak hem de ruhsal ve bedenen çökeceksiniz.
ÜNLÜ YAZARLAR VE YAŞANTILARI
Piyasada yazarlık öğreten birkaç kitap olduğu doğrudur. Bu kitaplarda neler yazıyor sizlerle paylaşmak istiyoruz. Kitap nasıl yazılır adlı kitaplarda günümüzden yüzlerce sene önce yazılmış kitaplardan alıntılar var. Bu kitaplarda sayfalarca kitapları yazan yazarlara övgü yüklü sözler bulunmaktadır. Satın alanların hüsranla karşılaştığını ve yazarlık öğrenemediğini duymuşsunuzdur. Kitapların içersinde işe yarayan hiçbir teknik bulamadığını hepimiz bilmekteyiz. Sözde yazarlık öğreten kitapların kalitesizliğini içi boş olduğunu aleni olarak görmekteyiz. Bu anlatmak istediğimizi halk diliyle yazacak olursak “her şey meydandadır.” Okulları ve kursları değerlendirecek olursak şu sözler yeterli olacaktır. Okullar sadece yolu gösterirler. Birde üniversitelerde hangi konu öğretiliyorsa o işi dünyada ve ülkemizde en iyi yapanların eserleri ve hayatları ezberletilir. Bunun ispatı aslında çok açıktır. Edebiyat fakültesini başarı ile bitiren birisine yazarlıkla ilgili soru sorduğunuzda hangi cevabı alırız. Dünyanın en ünlü yazarlarının nasıl başardıklarını hangi eserleri olduğunu üstelikte akademik bir üslupla anlatmasına şahit oluruz. Hal böyle olunca birçoğu kitap yazamaz. Edebiyat fakültesi öğrencileri dünya ve Türk klasik kitap listesini harf sırasına göre ezberlemişlerdir. (Kitapların yazılış tarihleri de buna dâhildir.)
BAŞLIYOR, BAŞLIYOR ÜNİVERSİTEMİZDE YARIŞMA BAŞLIYOR
Edebiyat fakültesi öğrencilerinin guruplar kurarak ünlü yazarların eserleri ve isimlerini bilme yarışmaları yaptıklarına bile rastladım. Üniversite öğrencileri yarışma kantin karşısındaki orta bahçede yapılacak diye afişleri panolara iliştiriyorlar. Yazarların isimlerini hangi ilde yaşadıklarını ve diğer özelliklerini bilenler kendi aralarında para toplayarak aldıkları hediyeyi almaya hak kazanıyor. Üniversitelerde sistem bu şekilde işlerken ülkemizde ki yayınevleri neden yurt dışındaki yazarların kitaplarını çeviri yapıyorlar diye eleştirilerini yapıyoruz. Bu tür sistemlerle yöntemlerle yazar yetişir mi! Hiç kimse çıkıp yazarlık öğretilmiyor demiyor veya diyemiyor. Şaşırtıcı ilginç ama gerçek olan bu haberi de sizlerle paylaştım. İnanamayacaksınız ama edebiyat derslerinde ünlü yazarların giydikleri palto reklerinden bile bahsediliyor.
KİTAP YAZMANIN KURALLARI
Abartma kelimesi sizin başyardımcınız olacak. Birde şu kuralı uygulayın. Dikkat çekici yazılara önem verin. Özellikle roman ve hikâye türü konularda mübalağanın önemli tüyolarını fark edeceksiniz. Edebiyat türlerinde ilginçlikler önemli yer tutmaktadır. Hayatımızda yaşayabileceğimiz en enteresan anları yakalayınız. Örneğin normal bir yolculuğu sıradan bir gidişatla anlatırsanız kitabınızı hemen bir kenara koyarlar. Oysa yolculuk esnasında önemli bir eşyasını unutan büyük bir telaşla oradan oraya koşan birini betimlerseniz adeta bunu yaşarmış gibi anlatırsanız okurlarınızın kendileri bile nefes nefese kalacak kitabınızdan ayrılamayacaktır. Önemli işlerini bile erteleyip unutulan eşyanın sonunu öğrenmeye çalışacaktır.
Özet: Bu aktardığımız yöntemleri kitaplarınızda sürekli kullanınız. Kazanan siz olacaksınız. Yazdığınız kitaplar çok satan kitapların raflarında olacaktır.
KİTABINIZIN SON AŞAMALARI NASIL OLMALIDIR
“Yazar hakkında bilgi” bölümü kitapların birçoğunda bulunmaktadır. Eğer çok fazla kariyerli ve karizmatik değilseniz, yazar hakkında bilgi bölümünü yok sayabilirsiniz. Ama yazdığınız kitaptan daha öncede bir kitap yazdıysanız o kitabın ismini ikinci kitabınızın ön kapağına reklam ve tanıtım amaçlı olarak ekleyebilirsiniz. Anlaşılır bir örnek verecek olursak size daha faydalı olacaktır. “Yazar olmanın yolları” kitabının ön kapağında “cesaretli olmanın yolları” kitabının yazarından yeni bir kitap daha sizlerle gibi atraksiyon bir tümce ekleyebilirsiniz. Çocukluğumda dikkatimi çeken duyuruları dükkânlar görünür olan yerlere yapıştırırlardı. “Hasan lokantasında çalışan Halit usta bizde” daha önce başka yerde isim yapmış berber pastaneci marangoz gibi meslek çalışanları yeni başladıkları iş yerine önceki müşterilerini çekme amaçlı bir yol olduğunu duymuş ve öğrenmiştim. Sizlerde bir önceki yazdığınız kitabın ismini yeni kitabınızın ön kapağına hatırlatma amaçlı yazabilirsiniz.
Kitap reklamları meraklandırma yöntemi ile yapılırsa etkili olur. Çıkacağı tarihten önce duyurulara filan tarihte kitapçılarda bulabilirsiniz vurgusu yapılmalıdır.
Not: Kitap dosyanızı teslim ettiğinizde yayıneviniz size tüm ayrıntılarla ilgili gerekli önerilerde bulunacaktır.
BU KİTAP GERÇEKTEN BENİ YAZAR YAPAR MI?
Bu soruya en gerçekçi cevabı daha net anlatımla yaşadıklarımızla cevap verebiliriz. Yazar olmanın yolları kitabı dosyasını hazırlayıp, yayınlanacak hale getirmiştik. Bir kitabın kaliteli olabilmesi için önce provası çıkartılmalıdır. Daha sonra ise incelenerek ve tekrar, tekrar gözden geçirilip hataları düzeltildikten sonra yayına verilmelidir. Elinizde tuttuğunuz kitapta bu aşamalardan geçerken kitabı okuma fırsatı elde edenler oldu. Okuyanların içersinde yazar olma yoluna girenlerin olması dikkat çekiciydi. Kitaplarını yazmaya başladılar. Olumlu görüşlerle karşılaştık. Sizlerinde bir an önce yazar olmasını bekliyoruz.
YAZAR OLMANIN TEKNIKLERİ VE METOTLARI
1- Yazar olmak dünyanın en kolay işlerinden birisidir. Yazarlık kesinlikle rahat meslekler arasında sayılmaktadır. Kitap yazarsınız hem para hem de ün kazanırsınız. Siz neden kariyer sahibi bir yazar olmayasınız ki!
2- Şiir ve roman kitapları az satar atasözünü bile değiştirebilirsiniz. Yeter ki alışılmışın dışındaki kompozisyonlar yerine uyumlu ve düzenli kitaplar yazınız.
3- Hemen başlayınız tanınırlık düzeyiniz çoğalmaya başlayınca işleriniz kesinlikle kolaylaşacaktır. Sizler için yazar olmanın yollarını yazdık. Artık sizlerde düşündüğünüz konularda kitaplar yazabilirsiniz.
4- Kitap yazmak size hiç zor gelmeyecek yeter ki başarılı yönlerinizi araştırıp iyi bir gözlemci olun.
5- Tüm insanlığın ilgileneceği ihtiyaç duyacağı ve faydalanacağı alanlarda ayrıcalıklı ve farklı kitaplar yazınız.
6- Yazar olmak istiyorsanız eleştirilirim veya engellenirim düşüncelerine hemen son verip ahenkli ve uyumlu yazılar yazmaya başlayınız.
7- Ben çok mutlu bir sanatçı ve yazarım. Sizlerinde fırsatlar elinize geçmişken özgür bir hayat sürüp hayata gülümseyiniz.
8- Başarınız doğrultusunda planlar yapınız. Tek çözüm negatiflikleri başarısızlıkları gerilerde bırakmaktır.
Not: Kitap okumaya değil tamamen yazmaya yöneliniz kesinlikle başaracaksınız.
YAZARLIĞIN JARGONLARI VE TÜYOLARI
Yazar olduğunuza inanın. Gerisi kendiliğinden gelir. Çok kitap konusu bulup başlıklar açın. Örneğin on tane kitap konusu bulun geçici isimlerini koyun. Arka kapak, ön kapak, önsöz, sonsöz, yazar hakkında bilgi gibi ana başlıklar her kitapta olmalıdır. Kitaplarınıza bu başlıkları ekleyin. Yazmaya başladığınız kitaba uygun bir önsöz bulduğunuzda hemen ekleyin. Bu kuralı diğer başlıklarda da aynen değerlendirin. Bu yöntemi uygulamanızın çok faydası olacaktır. Çalışmalarınız bittiğinde on tane kitabınız yazılmış hale gelecektir. Esinlendiğinizde yazmayı ihmal etme gibi bir kaygınızda olmayacaktır. Yeteneğiniz olduğunu anladığınız bir kitap türü aklınıza gelirse hemen kitap listenize ekleyiniz. Bu kuralı kestirme yoldan anlatalım. Kitap listenizde şiir kitabı, bilmece kitabı, kitabı olduğunu varsayalım. Esinlendiğinizde hemen o kitabınızı açıp yazın. Diyelim ki şiir yazdınız onu da şiir kitabınıza ekleyin. Böylelikle aklınıza gelen bilgileri kitaplaştırmış olursunuz.
HEMEN BİR KİTAP KONUSU BULALIM
Kitap konuları bulmanın yüzlerce yolu vardır. Önemli olan ise sürekli satışta kalacak kitap konuları bulmaktır. Bunlardan bir tanesi ise hayal kurmaktır. Diyelim ki roman yazacaksınız konu arıyorsunuz. Dünyamız nasıl bu güne geldi hemen hayal edelim. Dünyaya gelen ilk yüz insanın nasıl yaşadıklarını tahmin etmeye çalışalım. Dünyada sadece yüz insan var ve yaşam mücadelesi veriyorlar. Daha sonra sayıları çoğalmaya başlıyor. Gelişmeler nasıl olurdu? Bunu günümüzde yaşayan her insan merak eder. Bu konular tüm okurları heyecanlandırır. Romanınızı bu ve buna benzer konularda yazıp okurların beğenilerini kazanabilirsiniz. Konuları anlatırken karakterlerin yüz hatlarına duruşlarının nasıl olduğuna önem verin.
Romanlarınızda insanların vazgeçemediği özelliklerini işleyiniz. İnsanların büyük bir bölümü kinci ve fırsatçıdırlar. Kitaplarınızda bu karakterlere yer verirseniz akıcılığı sağlarsınız. Diğer insan özelliklerini de diğer karakterlerinize verirsiniz. Sosyal yaşam içersindeki olaylar ve kültürler tüm insanlığı ilgilendirir. Bu konularda yazılan kitapların hiçbir zaman modası kaçmamıştır. Her dönem güncelliğini korumuştur. Dezenformasyona uğrayan kültürleri de konu edebilirsiniz.
Not: Yazarlar üstü bir yapılanmanın içersinde olabilmenin tek kaynağı toplumları ilgilendiren temel konularda benzeri bulunmayan kitaplar yazmakla olur.
HİKÂYE VE ROMAN KONULARI BULMAK
Kolay yoldan kitap konuları bulmanın yöntemlerini yazalım. Şimdi size yazacağımız teknik nasıl konu bulacağınızın yolunu gösterecektir. Buna benzer konuları bulup hikâye ve roman yazabilirsiniz.
Gelecek kaygısı siyasetin çürümesine neden oluyor. Anlaşılır ve kolay bir giriş yaparsak siyasetteki çöküşün ve çürümenin nedenlerini anlayacağız. Ve bulduğumuz konuları kitaplaştıracağız. Şimdi yaşananlara geçelim. Çalışmaları sonucunda milletvekili olan bir insan milletvekilliği süresince çok büyük kazanımlar ve imtiyazlar yaşıyor. Devletin bütün olanaklarından milletvekilliği yaptığı sürece ailesi ile birlikte faydalanıyor. Peki, bu ihtişamlı yaşam ne kadar sürecek. En fazla beş yıl. Bu zaman bitince açılışlarını yaptığı övgü ve alkış aldığı yerlere etiketi düştüğü için üzeri aranarak girebilecektir. Buraya girdikten sonra ise vatandaşlarla aynı bölümlerde konaklayacaktır. Bu tedirginliği yaşayacağını bildiği için tanıştığı büyük işadamları ile sıcak temaslar kuruyorlar. Açılışını yaptığı yerlerde hisse elde ediyorlar. Bu düzlemde son söz, ülkelerin yaşayacağı skandallar ve hazinenin zayıflaması kaçınılmaz son olmaktadır. Her seçilen mi böyle yapıyor hayır. Siyasette görevi dolduktan sonra mesleğini sürdürmeye devam edenlerde görülmektedir.
NOT ALMAK VE YAZAR OLMAK
Enteresan ve dikkat çekici bilgiler aklınıza gelirse kesinlikle not alınız. Bu bilgileri size neden aktarıyorum. En kısa zamanda yazar olacaksınız. Yazacağınız konu hakkındaki bilgilerinizi yok saymanızı istemiyorum. Onları da kitaplaştırabileceğinizi söylüyorum. Kendimden bir örnek verecek olursam konu daha iyi anlaşılacaktır. Ben “cesaretli olmanın yolları” adlı bir kitap yayınladım. Yayınlandıktan hemen sonra olumlu gelişmeler oldu. Okurlarımdan tebrik telefonları ve e, postalar almak beni çok mutlu etti. “Cesaretli nasıl olunur”, “fobisi olanlar fobilerinden nasıl kurtulur” konuları ile ilgili bilgilerimi sürekli not alıyordum. Böyle bir kitap yazmak ise uzun yıllar aklımda yoktu. Hatta ateşbazlık, illüzyon, karagöz hacıvat ve jonglör sanatı öğreten kitaplarıma birer sayfa olmak üzere cesaret veren yazılarımı ekliyordum. Sahne sanatları yapmanın cesarete ihtiyacı olacağını düşünmüştüm. Daha sonra bu bölümlere ilgi doğrultusunda “cesaretli olmanın yolları” adlı kitabı ortaya çıktı. Sizlerde bu yöntemi uygulayabilirsiniz. Ben bir yazar olarak inanmadığım hiçbir konuda kitap yazmadım. Bunun için çok sevilen bir yazar oldum.
KİTAP KAPAĞI YAPMANIN PÜF NOKTALARI
İlk kez kitap yazdığınız için ön kapağında kitabınızın konusu ve türü hakkında alt başlıklar olmalıdır. İlk yazdığınız kitabınızın ismi yeterli olmaz. Kitabınızın kapağına bakan okurlar sizin roman mı hikâyemi şiir mi? Yazdığınızı ön kapaktan anlamalıdır. Bunu neden yazıyorum. Yazdığınız kitap raflarda veya camekânlarda duracağı için çoğu okur ön kapağına bakar ve alır. Kitap okurları kapalı olan kitapçıların vitrinlerine bakmaktan hoşlanırlar. Özetleyecek olursak yazdığınız kitapta en az iki tane alt başlık olmalıdır. Okurlara kitabınız hakkında çekici bilgilerde sunmuş olursunuz. Yazarlık konusunda şanı şöhreti elde ettikten sonra herkes sizi tanıyacağı için kitaplarınızda alt başlıklar kullanmayabilirsiniz.
İster kitabınızın ön kapağını isterseniz genel yapısını hazırlayın, başarılı olmanız için yaptığınız işi özümsemeniz sevmeniz yeterli olacaktır.
GÖRÜŞLERİNİZ VE ÖNERİLERİNİZ BÖLÜMÜ
Daha fazla bilgiye ve yeniliklere ulaşmak için bizi arayabilirsiniz.
1- Sizlerin düşünceleri istekleri ve beğenileri bizler için önemlidir. Düşünce görüş önerilerinizi bizlerle paylaşmak ister misiniz?
2- Başka hangi konuda kitaplar okumayı düşünürsünüz.
3- Bu kitapta bulamadığınız ve öğrenmek istediğiniz başka bilgiler var mı?
4- Hasboranın daha önceki yazdığı illüzyon, karagöz, ateşbazlık, jonglör sanatı ve cesaretli olmanın yolları kitaplarını okudunuz mu?
5- İsteklerinizi bize bildirdiğinizde kesinlikle değerlendirilecek ve bilgilendirileceksiniz. 0532 543 88 63